HELAYA GİRİP ÇIKMADA ÖLÇÜ

Her meşrû işi bir edep ve ölçüye bağlayan İslam, helaya girip çık-mayı ve oradaki hareket tarzını da şaşmaz ve şaşırtmaz ölçülere bağ-lamıştır. Kedi, Cenâb-ı Hakk'ın verdiği bir duygu ve bulgu ile, def-i tabiîsi için bir çukur açmakta, daha sonra dönüp onu örtmektedir. Ya-ratılmışların en şerefli bir varlığı olan insan, edep dışı bir hareket yap-mamalı, def'i hâcet için olan açılmayı zaruret mikdarı ile sınırlamalı ve ölçüsüz harekette bulunmamalıdır.


Vicdanlara edebleri nakşeden, akıllara en doğru yolu telkin eden Peygamberimiz, helaya gireceğinde parmağındaki yüzüğü çıkarırdı(1). Çünkü yüzüğün üzerinde "Muhammedün Resûlüllah" yazılmış bulu-nuyordu. Kâinatın yegâne efendisinin bu şekilde hareketi, âyet-i keri-me ve benzeri mukaddes kelamları, helaya girerken üzerimizde bulun-durmamak gerektiğinin bir uyarısı olmaktadır. Bundan başka bahsi ge-çen mahalle girmeden önce "Allahümme innî eûzü bike mine'l-hu-busi ve'l-habâis" (2) duâsını okumalıdır.

Yönlerin en muhteremi bulunan kıble istikametine ancak ihtiramla ve ibadet maksadı ile yönelmelidir. Bu sebeple, "Biriniz def-i hâcet (edilecek yer) e geldiği zaman, kıbleye doğru yönelmesin ve ora-ya arkasını da çevirmesin. Ya şarka veya garba doğru dönünüz"
hadis-i şerifi ile uyarılmış bulunmaktayız (3).

Kişi, idrar zaruretini de oturarak gidermelidir. Resûl-i Ekrem (s.a.v.), bu halde oturmayı tercih etmişlerdir. Ayrıca, idrar sıçrantıların-dan korunmak için, ayaklarının altına kerpiç koymak suretiyle defi hacette bulunmuş ve "İdrar (sıçrantıların) dan sakınınız. Çünkü ka-bir azabının ekserisi idrardan (sakınmamaktan)dır" (4) buyurmuş-lardır. Peygamberimizin bu istikametteki emrine hakkıyla riâyet etmiş olmak için idrar yollarında kalan yaşlıkları iyice kurulamadan abdeste başlamamalıdır. Zira daha sonra çıkacak bir yaşlık, alınan abdesti hükümsüz kılar.


Zaruretin meydana getirdiği açılma hali, sınırsız bir müsade teşkil edemez. Bu sebeple, herkesin gözü önünde avret mahallini açığa ko-yarak def'i hacete oturmamalıdır. Kâinatın biricik efendisi, şehir dışın-da defi hâcet edeceğinde kimsenin göremiyeceği bir yere gider, iyice uzaklaşır ve yere yaklaşmadıkça elbisesini sıyırmazdı (5).

Bir müslüman, arazide bulunurken helaya gidecek olursa meyveli ağaçların altlarına, gölgelenmek için yapılmış mahallere, otobüs du-raklarına, yol ortalarına, su içine, hayvanların yayıldığı mer'alara defi hâcete oturmamalıdır. Bu gibi hareketler, halkın maddi ve manevi za-rarına, hastalanmasına yol açar. Olgun bir insan, zarar görmeyi arzu etmediği gibi kimseye zarar vermemeyi de alışkanlık haline getirmelidir.

Helaya sol ayakla girip sağ ayakla çıkmalı ve oradan ayrıldıktan sonra, kendisini bu sıkıntılı halden kurtaran Allah'a hamd ederek, şu duayı okumalıdır: "Elhamdülillâhillezî ezhebe annil-ezâ ve âfânî min zâlik".



(1) Feyz'ül-kadir, c. 5, sh. 126.
(2) et-Tâc, c. 1, sh. 81.
(3) Aynı eser, aynı cilt ve sayfa
(4) Akaid haşiyesi Ramazan efendi, sh. 223. (5)et-Tâc, c. 1, sh. 81.