CİNLERİN BİRBİRLERİ İLE VE İNSANLARLA EVLENMELERİNDE ÖLÇÜ

Cinlerin erkeği de dişisi de vardır. Aralarında evlilik de cereyan et-mekte ve zürriyet sahibi olmaktadırlar. Bir âyet-i kerimede "... Şimdi siz beni bırakıp da onu ve onun neslini, hepsi sizin düşmanınız olduğu halde, dostlar edinir misiniz? Zalimler için ne kötü tram-padır bu!" (1). Onların zürriyeti aile ve çocuktur. Latif olmaları, üreme-lerine engel değildir. Latif olarak evlenirler ve latif olarak doğarlar (2).
İmam Şa'rânî (k.s.), onların evliliğini "sakin bir havada tuğla ocak-larının bacalarından çıkan dumanların birbirine karışması tarzında" vâkî olduğunu, bu suretle ilkah ve hamlin meydana geldiğini ifade et-mektedir (3).
Bazı kimselerin cinlerle evli olduğuna dair rivayetler dolaşmakta-dır. Bunların doğruluk dereceleri ile böyle bir evliliğin dinen doğrulanıp doğrulanamıyacağı münakaşa mevzuu olmaktadır. Acaba bu söylenti-ler doğru olabilir mi? İslâm hukukunun evlilikle ilgili hükümleri müvace-hesinde bir evliliğin meşru sayılması için şu hususların bulunması lâzımdır:
a) Evlenecek kimselerin karşılıklı olarak anlaşıp razı olmaları b) Birinin aldım, birinin de vardım diyerek icap ve kabulde bulun-maları lâzımdır.
c) Şahidlerin huzuru ve mehrin tesbiti gerekmektedir.
Bu şartlar dikkate alındığı zaman, cin ile insan arasında evlilik ce-reyan etmez (4). Halk arasında dolaşan rivayetler, rızaya ve nikah ak-dine dayalı evlilik olmayıp, bir tarafın diğerine tasallut ve tecavüzü ma-hiyetinde olmaktadır. Tecâvüzün ve cinsî yakınlığın vaki olduğunun kabulü, aralarında evliliğin meşru olduğunu kabule delil olamaz. Böyle bir hal karşısında, bir kadının fuhuştan peydahladığı veled-i zinayı, "cinle evlilik" yalanma bağlayarak suçtan sıyrılmak isteyeceği vârid-i hâtır olmaktadır.
İkinci bir nokta, nikahı gerektiren hususların başında kadın ile er-keğin arasında ülfet ve sevgi gelir. Halbuki insanlarla cinler arasında mahiyet ayrılığından doğan hususlar ile, gıdalandıkları maddelerde bü-yük farklar bulunmaktadır. Şöyle ki: Cinler, kemikle; insan, malum olan yiyeceklerle hayatını devam ettirmektedir. Bu ayrılık ve farklılıklar; sev-ginin doğmasına, evliliğin tesisine ve devamına mani teşkil etmekte-dir(5).
ge-rekmektedir.
(1)Sûre-i Kehf, 50.
(2) Âkâmü'l-Mercân fî ahkâmi'l-cân, sh. 27.
(3) el-Yevâkît ve'l-Cevahir fî Akaidi'l-ekâbir, c. 1, sh. 123.