İFTİTAH TEKBİRİNDE ÖLÇÜ

Her namazın evvelinde alınan ve "Tahrime" adı verilen iftitah tekbiri farz, buna "ekber" lafzının ilavesi ise vacib bulunmaktadır (1). İftitah tekbirinde erkeklerin, ellerini kulak hizasına kadar kaldırması sünnettir. Kadınlar, ancak omuz hizasına kadar kaldırırlar. Bu, tesettüre daha elverişli bulunmaktadır.

Baş parmağın kulağın yumuşağına değdirilmesi, Kâdîhân ve Zahîriyye adlı kitaplardan başka bir yerde zikredilmemiştir. Bu tasrih-ten maksad, elin baş parmağının hakikaten kulak hizasına kadar kaldı-rılmasını temin içindir (2).

Bu tekbirde el kaldırma "nefiy" menzilesindedir. Alınan tekbir ise is-bat makamındadır. Bu itibarla, önce eller kaldırılır onu takiben tekbir alınır. Allah'tan gayri şeyleri arkasına atarcasına ellerini kaldıran mü-min, Cenâb-ı Hakk'ın her varlıktan daha büyük olduğunu ikrar ve ifade ederek namaza başlamış olur (3).

İftitah tekbiri alınırken, gerek "Allah" lafzında gerekse "Ekber" keli-mesinde uzatmaya müsaid bulunmayan harflerde med yapılmamasına dikkat gösterilmelidir. Bu uzatma, lafza-i celâl'in evvelindeki "hemze" de yapılırsa namaza girilmemiş olur. Namaz içindeki tekbirlerden birin-de vaki olursa namazı ifsat eder. Çünkü "Allah (her şeyden) daha büyüktür" mânâsına gelen bu cümle, "büyük mü" şeklinde istifhama dönüşmüş olur. Lafza-i celâlin "lâm" harfi üzerinde uzatma yapılırsa, medd-i tabiîyi geçerse mekruh olur ve fakat namazı ifsat etmez. Allah lafzının sonundaki "he" harfinde "hû" şeklinde uzatma yapılırsa, lügat yönünde hata yapılmış olur. Ancak bu yersiz işbâ namazı ifsat edecek mahiyette değildir.

"Ekber" lafzının evvelinde bulunan hemzede uzatma yapılırsa na-maza girilmiş sayılmaz. Bu hata, namazın içindeki tekbirlerden birinde vâkî olursa namazı bozar. "Be" harfinin uzatılması halinde, "dümbelek" mânâsına gelen "keber" kelimesinin cem'i veya şeytânın evladından birinin ismi olduğu için namaz fasit olur denilmiştir. Bazı fıkıh bilginleri, yapılan bu hatanın bir işbâ olduğunu ve namazın bozulmayacağını söylemişlerse de Zeyleî, şiirden gayri bir yerde bu işbânın doğru olma-yacağını ifade ederek namazın bozulacağı fikrini kabullenmiştir.

Abdiyyet vazifemizi en kâmil bir şekilde yerine getirmek için, dini-mizin vaz ettiği ölçülere dikkat etmeli ve dilimizden vâkî olacak hataları cehlimize ve aczimize atfederek kurtuluş çaresi aramamalıdır.


(1) Büyük İslâm İlmihali: Namazla ilgili böiüm, madde 141/1
(2) Nîmetü'l-İslâm: Kitabü's-salât, sh. 154, (3) rakamlı hâşiye.
(3) Cevhere, c. 1, sh. 64.