FELÂH VE KURTULUŞUN ÖLÇÜLERİ

Aklı başında olan ve geleceğini düşünen bir kimse, korktuğundan emin olmak ve felâha ermek ister. Bu arzu, kuru bir temenni olarak kaldıkça felaha kavuşmak mümkün değildir. Akl-ı selim sahibi bir insan enine boyuna tefekkür ederek felâhı ararsa Cenâb-ı Hak da ona kurtu-luşun yolunu açar. Halka hak olan yolu gösteren Resûl-i Ekrem, "Kendisine öz (lü bir akıl) verilen, felâhı bulur" (1) buyurmuştur.

Felâh, dünya ve ahiretle ilgili olmak üzere iki kısımdır. Şöyle ki Dünyanın felâhı:


Fâni hayatın hoş bir hale geleceği saadetlerle mesut ve muzaffer olmaktır. Bu mânâdaki felâh; zenginlik, makam ve şeref gibi şeylerdir.
Âhiretle ilgili felâh:
Ebedî âlemin felâhı, dört şeyden ibarettir.
1- Fâniliği olmayan bakâ;
2- Fakirliği olmayan zenginlik;
3- Zelil olma ihtimali bulunmayan bir izzet;
4 Cehaleti olmayan bir ilim.

Âhiret hayatı câvidâni ve ebedîdir. Ölümü yoktur ve son bulma ihtimali mevcut değildir. Cennete giren ve oradaki nimetlere kavuşan, hiçbir şeyin yokluğunu çekmez. Bulunduğu makamdan uzaklaştırılma ihtimali bulunmayan bir saltanata nail olur. Bilmezliği ve unutması olmayan bir ilim şerefi ile mücehhez olur. Bu mânâdaki kurtuluş felâhın kemal derecesi olmaktadır.

Böylesine bir felâha ulaşmayı arzu eden, herşeyden önce bu kurtuluşa lâyık olmaya gayret etmelidir. Bunun iki yolu vardır: Allah ve Resûlünün emirlerini tutup, yasakladıkları şeylerden sakınmaktır. "İslâm' (in nurlu yolun) a hidayet olunan ve yeterli (maddi) imkânı olup da ona kanaat eden kimse felâha ermiştir" (2) hadis-i şerifi, iki cihanın kurtuluşunu kucaklamaktadır.
"Kurtuluşun ölçüleri" olarak isimlendirdiğimiz hususları şöyle sıra-layabiliriz:

a) Yapılması emredilenler:

1- Huşû ile namaz kılmak:

2- Huşû ile kılınan namaz, insanın ruhunu arıtır ve nefsâni arzuları kontrol altına almaya yardımcı olur.
Boş sözlerden faydasız işlerden yüz çevirmek:
Malâyani sözler, hayat sermayesinin boşa gitmesine ve hiçbir faydası olmayan konuşmalarla zâyî olmasına sebep olur.

3- Zekâtını vermek:
Fukaranın hakkı olan zekâtı ödemeyen, Cenâb-ı Hakk'ın lutfuna mazhar olamaz. Zira kul, din kardeşine yardımcı olduğu müddetçe Allah'ın yardımına nâil olur. Fakir müslümanları dünyanın geçim dertlerinden kurtarmayan, dünya ve âhirette felâha lâyık olamaz.

4- Irzını fuhuştan korumak:
Namusunu korumayan zinâ yolunu açmış ve ahlâk bünyanını yıkmış olur. Bu kötü çığrı açan, yıkılan ahlak binasının altında ezilmeye ve üzülmeye mahkûm olur (3).

5- Nefsin kirlerini feyiz tarikiyle arıtmak:
Her şeyin temizliği aynı yoldan olmamaktadır. Maddi kirler "su" ile manevi lekeler "Hû" demekle arınır. Nefse yerleşmiş zulümât ve ruhu bunaltan karamsarlıklar hep zikrullâh ile arınır ve dağılır (4).

6- Hayırlı ameller yapmak:
Yapılan hayırdan faydalanan pek çok kimse, dünyada ve âhirette sorumlu olmaktan kurtulmuş olur. Zira o kimsenin hayırlı işinden faydalanmamış olsaydı, yanlış yollara sapma ve haram irtikâp etme ihtimali vardı. İhtiyaçlarını meşru yoldan karşılayınca günaha bulaşmamış oldu. Halkın salâhına ve kurtuluşuna yardımcı olan mü'minde felâha nail olur (5).

7- İttika ile hareket edip Allah Teâlâ'nın rızasına vesile aramak: Allah'ın emirlerini ihmalden, yasakladığı şeyleri irtikap etmekten
sakınan şahıs felâha lâyık ve nail olur (6).

8- Allah yolunda cihad etmek:
Allah yolunda canı ve malıyla cihad eden kimse, şecâat ve sehâvetle insanların kurtuluşuna yardımcı olur. Halkın imânını ve ahlâkını tefessühten kurtaran felâh-ı ebedîye nail olur (7).

9- Allah'ı çok zikretmek:
Cenâb-ı Hakk'ı zikreden müslümanın dili ve kalbi aydın olur. Bu nurânî tecellilere müstağrak olan, nefse esaretten ve şeytana tutsak olmaktan kurtulur (8).

10-Allah'ın nimetlerini hatırlamak:
Gerek elinde, gerekse evinde bulunan nimetlerin hep Allah'ın vergisi olduğunu yakînen bilen kimse, dilinden şükrü eksik etmez, onları israf etmez ve yerli yerinde kullanır. Bu ölçülü hareket tarzı da onun kurtuluşuna vesile olur (9).

11- Allah'a dönüş (tevbe) yapmak:
Tevbe, günahtan vaz geçip Hakk'a dönüş yapmaktır. Felaketler, nefse köle olmakta; felâh, Allah'a abdiiyette gizlidir. Bu yolu tercih eden her iki cihanda kurtuluşa nail olur (10).

b) Yapılması yasaklananlar:

1- Faizcilikten sakınmak:
Fertleri ve milletleri malî sıkıntılar içinde bırakan "faiz"den sakı-nan, pek çok sıkıntıdan kurtulmuş olur. Sırtını bankalara dayamış kimsenin Allah Teâlâ'ya tevekkülü zayıflar. "Errızku alellah" inancı, "errızku alel banka" ya dönüşür. Böyle bir itikâdî sarsıntıdan sakınan, itikâdî ve iktisâdî yönden kurtulur (11).

2- İçki ve kumardan sakınmak:
İçki ve kumar aileleri perişan eder; müptelalarını hapishanelere ve hastanelere sürükler. Nice ocaklar sarhoşluk ve kumarbazlık yüzünden dağılmış ve sönmüştür. Bu haramlardan sakınan fertler ve cemiyetler iki cihanda felâha nail olurlar (12).

3- Nefsin koyu cimriliğinden sakınmak:
Nefsin koyu cimriliğine kendini kaptıran bir kimse; zekâtını vermez, hacca gitmez, fakirlere yardım etmez, haramdan sakınmaz. Cimrilik ve hırs, dinî vazifelerini terk ve haramları irtikâp ettirir. Bu kötü huydan uzaklaşan felaha yaklaşmış olur (13).

4- Allah'a iftiradan sakınmak:
Allah'a, O'nun dinine ve kitabına iftira eden, dünyanın en sefil mahlukudur. Bu gibi kimseden her türlü fenalık beklenebilir. Dünya ve âhirette onun işi hüsrandır. Bu katmerli küfürden kalbini ve dilini koruyan salâha ve felâha lâyık olur (14).


(1) Feyzü'l-Kadir, c. 2, sh. 54.
(2) Feyzü'l-Kadir, c. 2, sh. 55.
(3) Bakınız: Sûre-i Mü'minûn 1-5.
(4) Bakınız: Sûre-i Şems, 7-9.
(5) Bakınız: Sûre-i Hacc, 77.
(6) Bakınız: Sûre-i Mâide, 35.
(7) Bakınız: Aynı sûre ve aynı âyet
(8) Bakınız: Sûre-i Enfâl, 45.
(9) Bakınız: Sûre-i Ârâf, 69.
(10) Bakınız: Sûre-i Nûr, 31.
(11) Bakınız: Sûre-i Âl-i imrân, 130.
(12) Bakınız: Sûre-i Mâide, 90-91.
(13) Bakınız: Sûre-i Haşr, 9.
(14) Bakınız: Sûre-i Yûnus, 69.