GENÇLİĞİN KIYMETİ VE GENÇLERE VERİLECEK ÖNEM

Gençlik çağımızın paha biçilmez bir kıymeti vardır. Bu sözü birçok kimse söylemekte ve fakat insanlardan çok azı onun değerini bilmektedir. Fıkır fıkır hareketlerin depolandığı "gençlik çağının değeri hakkıyla bilinmiş ve yerli yerinde kullanılmış olursa memleketimizin geleceği için çok faydalı temeller atılmış olur. Bu anlayışı ihmâl etmemiz sebebiyle, çok değerli zamanlar boşa akıp gitmektedir. "Gençler bilebilseydi, ihtiyarlar muktedir olabilseydi" sözü, gereken çalışmanın yapılmayışı sebebiyle, üzüntümüzü dile getirmek için tekrarlanmaktadır.

Gençler, çok değerli ve meyve vermeye müsait bir fidana benzer. Olgunluk devresine ulaşıp akl-ı selimini kullanma çağına ulaşasıya kadar devamlı bir bakım ve kontrol ister. Bunlar yapılmadığı zaman yozar ve yobazlaşırlar. Gençlerimizi iyi bir halde yetiştirebilmek için yetenekli bir kültüre sahip ve yetişmiş bir kadroya ihtiyaç vardır. Topluluk ve aile muhiti olgunlaşmadığı müddetçe gençleri yetiştirmekte başarılı sonuç elde etmek mümkün değildir.

Bir milletin istikbâlini keşfetmek isterseniz, gençlerini ne şekilde yetiştirdiklerine ve mekteplerindeki tedrisat usullerine bakınız. Bu aynada, o milletin geleceğini temâşâ edebilirsiniz. Bu sırrı keşfeden milletler, kendilerine faydalı olacak yolu tutarak sevindirici terakkîler elde etmişlerdir.

Yararlı olacak bilgilerle teçhiz edilmemiş gençlerin hareketlerine, akl-ı selim ve mantıktan ziyade, "hisler" hâkim olur. Vicdanların mürebbisi ve akılların muallimi bulunan Peygamber Efendimiz, bir hadis-i şeriflerinde "Gençlik, delilikten bir şubedir" (1) buyurmakta ve bizleri uyarmaktadır. Hayatının nevbaharını yaşayan bir gence "delikanlı" denilmesi, çok kere, dengeli hareket edemeyişi sebebiyle söylenmiş olmaktadır.

Gençleri kendi haline ve şahsî isteklerine bırakmamanın lüzumu, münakaşa götürmeyecek bir zarurettir. O, tıpkı bir su gibidir. İyi bir yö-ne sevk edilmez ise her tarafa meyl eder ve perişan bir hâle düşer. Millet ve memleketin hayrına olacak yönde kanalize edilir ve faydalı bilgilerle techiz olunur ise, memleketin ufukları pırıl pırıl olur, istiklâlimiz ile istikbâlimiz güvenilir hâle gelmiş sayılır.

Gençler; kendi düşüncelerini "ilim", takip ettikleri yolu da "saadet caddesi" zannederler. O, cazibesine kapıldığı muhitin ve kendisini kaptırdığı zevklerin etrafında dönüp dolaşan bir pervane gibidir. Bu zevklere erişmek için pervasızca hareket etmeyi kendisine şiar edinir. Hakiki ilmin ne olduğunu ve nasıl elde edileceğini ona küçük yaşta iken öğretmeli; sonu saadet ve cennete ulaşan yolu çocukluk devre-sinde göstermelidir.

Delikanlılık çağında bulunan insanlar; ilmin, tecrübenin ve aklı selimin uzağında kalmış bir enerji kaynağıdır. Âtisini gören ve istikbâlini düşünen milletler, bu enerjiyi hikmetin, basiretin ve millî harsların içinde tutmaya gayret göstermektedirler. Aksi halde dinine düşman, tarihine yabancı, vatan sevgisinden yoksun ve serseri bir güruh haline gelirler.

Gençler, hayatî ehemmiyeti bulunan meselelerde tercih yaparken bir "yol gösterici"ye muhtaçtırlar. Ahlâkî faziletleri nefsanî heveslere feda etmemek gerektiği onlara öğretilmezse yanılmaya maruz kalırlar.

Sağlam ve şaşmaz ölçüye sahip olmayan nesiller, ahlâkî faziletleri nefsanî zevklere feda etmekten çekinmezler.

Bir milletin yükselmesi, gençlerinin iyi terbiye edilmesine ve faydalı bilgilerle teçhizine bağlı bulunmaktadır. Bu cihetleri ihmal edilen bir ço-cuk ile kötü terbiye edilen genç arasında bir fark yoktur. Zira biri hiç terbiye edilmemiş, diğeri kötü yetiştirilmiş olmakta ve neticede aynı çıkmaz sokakta buluşmaktadırlar. Din ve iman ile kalp ve ruhunu, ilim ile dimağını aydınlattığımız gençler; inkarcılığı bırakıp imana, dalâleti terk edip hidayete, zulmü çiğneyip adâlete meyl edeceklerdir.

Gençler gösterişe kapılmamalı, solan ve pörsüyen fikirlere tâlip olmamalı, ilim dillerini geçici zevkler peşinde koşarak ihmâl etmemeli ve nefsanî heveslere aşırı düşkünlük göstermemelidir. Zira "hevâ ve hevesine meyli bulunmayan bir genci Allah muhakkak beğenir"(2).

Allah'ın verdiği nimetler, kıymeti bilinmeyecek ve yerli yerinde kullanılmayacak olursa boşa geçmiş ve o nimeti ihsan eden Allah Teâlâ'ya karşı "nankörlük" yapılmış olur. Sağlık ve gençlik, Cenâb-ı Hakk'ın bizlere ihsan ettiği en değerli nimetlerdendir. Bu cihete ışık tutan bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: "Beş şeyden önce beş şeyi; ölümden önce hayatını, hastalıktan önce sıhhatini, meşguliyetten önce boş vaktini, yaşlanmadan önce gençliğini, fakirliğinden önce zenginliğini ganimet bil" (3).

Ey aziz milletimizin "ümid-i istikbâli" bulunan müslüman genç! Gelecekte omuz vereceğin hizmetlerin fikir çilesini şimdiden beyninde mayalandırmaya çalış! Kendini seciye ve karakter adamı olarak yetiştir! Göreceğin hizmetin zorluklarını değil ulvîliğini dikkate al ve kendini ilim ve hikmete ver. Kalbinde iman ve dimağında irfan oldukça karşında dağlar baş eğecek, vadiler asfalt haline gelecektir.

(i)Feyzü'l-Kadir, c.4, s. 171.
(2) Müsned-i Ahmed bin Hanbel, c. 4, s. 151.
(3) Feyzü'l-Kadir, c. 2, 16.

1 yorum

teşekkür

gençlerimizin yürüdüğü yolda yanlışlarını ve yapmaması gereken eksiklikleri gidermek adıyla,ve onlara yürüdüğü yoldaki aydınlığıda fark ettiren bu güzel sözlere sıcaklığını yansıtan,yazarımıza çok teşekkür ederim.

29.10.2011 - serkan0134