Nefsin Yaratılışı..

Allâh'u Teâlâ ne zaman ki nefsi yarattı;ona sordu:
"Ey nefis!Bildin mi, ben kimim ve sen kimsin?"
Nefis: "Sen sensin, ben de benim" diye cevap verdi.

İşte nefis o zamandan beri Allâh'u Teâlâ’nın huzurunda senlik benlik davasında bulundu,
hâlâ da bu davayı bırakmamıştır..

Allâh'u Teâlâ bunun üzerine nefse hışım etti. O hışmın pırıltısından cehennem yaratıldı.
Allâh'u Teâlâ’nın emri ile cehennem 3 bin sene yakıldı. Öylesine karardı ki cehennemin içinde
göz gözü görmez hale geldi ve iyice ısındı.

Allâh'u Teâlâ’nın emri ile nefs, cehenneme atıldı. İyice yandıktan sonra çıkarılıp
Allâh'u Teâlâ’nın huzuruna getirildi ve soruldu:

"Ey nefis! Sen kimsin, ben kimim?"

Nefis: "ben benim, sen de sensin" diye cevap verdi.

Allâh'u Teâlâ bin yıl daha cehennemde yakılmasını emretti.

Tekrar çıkardılar ve kendisine sordular. Yine aynı cevabını verdi.

Allâh'u Teâlâ’nın emri ile bin yıl daha cehennemde yakıldı.
Böylece nefs-i emmâre toplam 3 bin yıl cehennemde yandı ve senlik-benlik davasınından vazgeçmedi.

Bunun üzerine Allâh'u Teâlâ "nefsin gıdasının kesilmesi" emrini verdi.

Nefsin gıdası kesildi ve 3 günde feryadı basarak: "Beni Rabbime iletin" dedi.

Cehennem görevlileri hayretler içinde kalıp:

"Bu nefis üç bin yıl cehennemde yanıp türlü türlü azaplar çekti,
bir defa olsun "RABBİM" demedi. Şimdi gıdası üç gün kesildi, tuttu "beni Rabbime iletin" dedi.

Cehennem malikleri Allâh'u Teâlâ’ya niyaz edip, şöyle dediler:

"İlâhi! Sen gaibleri bilicisin. Şu nefis ki 3 bin yıl cehennemde yandığı halde hiç kimseye baş eğmedi.
Şimdi üç gün aç kaldı, "BENİ RABBİME GÖTÜRÜN" diye feryada başladı." dediler.

Allâh'u Teâlâ huzuruna getirilmesini irade buyurdu. Gittiler nefsi getirdiler.
Allâh'u Teâlâ nefse sordu:

"Ey Nefis! Bildin mi, ben kimim, sen kimsin?"

Nefis bu defa şu cevabı verdi:

"Bildim Mevlam. Sen Rabbimsin, ben de senin âciz kulunum"


HARAMA MEYLEDENLERE, ŞEHVETE YENİLENLERE EN GÜZEL İLAÇ ORUÇTUR..ORUÇTUR..ORUÇTUR...
HİKMET EHLİ DER Kİ: "AY UYU, AZ YE, AZ KONUŞ"

Kaynak :
Müzekkin-Nüfus (Eşrefoğlu Rumi Hz.) Sayfa:296-297


Konular