Şeytanın insana verdiği cesaret telkini!

GÜNAH VE HARAMA DÜŞMEDE ŞEYTANIN CESARET TELKİNİ.

Hz Âdem ve Hz Havva validemize yasak meyveyi yedirerek cennetten ayaklarını kaydıran şeytanın insanoğluna olan düşmanlığı daha cennette başlamıştır. “Şüphesiz şeytan insanın açıkça düşmanıdır. İsra 53.) ayeti de şeytanının insanın en büyük düşmanı olduğunu ilan etmektedir. İnsanın en büyük düşmanı ilan edilen şeytan, insanları dalalete ve sapıklığa atmak için kullandığı yol, yöntem ve metotların sayısı had ve hesaba gelmeyeceği gibi haram ve günah yasak meyveleri de çoktur.Bin bir desise ve hile ile insanı kulluk,ibadet sahasından isyan ve delalet sahasına atmak için çalışan şeytanın insanları avlamak için kullandığı en mühim silahlardan birisi de cesarettir.Şeytan bu cesaret silahını insanlarda çokça istimal eder..Peygamberlerin ,şehitlerin ve velilerin parlak yolu olan sıratı müstakimin hikmetli düşünce ekseninden cerbezeye, gadabın şecaatli düşünce ekseninden ‘tehevvüre, şehvetin iffetli düşünce ve yaşama ekseninden fücura insanı kaydırmaya çalışır.Şeytanın desiseleriyle sıratı müstakimin parlak yolu ve düşünce ekseninden çıkan müminler, şeytanın gadap duygusuna verdiği cesaret hapları ile neticelerin ne olacağını düşünmedikleri ,akibetinin ne olacağını hesap etmedikleri, günah ve haramların içerisine korkusuzca atlarlar. Haramdan alacağı küçük, zail ve fani lezzetleri şeytan gözünde o kadar büyütür ki, çekeceği sonsuz azap ve ceza gözünde küçülüp basitleşir. Gözünde ne namus, ne şeref ne din nede iman korkusu kalır. Lezzet ve zevk gelecek yerden namus, şeref ve imanı esirgemez.. Korkusuzca günah ve harama meydan okur. Halbu ki, korku damarı nasıl insanı tehlikelerden koruyup hayatını muhafaza edip yaşatıyorsa, imandan gelen Allah korkusu, cehennem korkusu, kabir azabı korkusu ve peygamberin lanetine uğrama korkusu da insanı haramdan ve günahtan koruyup vazgeçirmesi gerekir.

Nasıl ki, insan korku damarı sayesinde kendini gidip yırtıcı bir aslanın ağzına atmaz yada kendini kaldırıp uçurumdan aşağı bırakmaz, çünkü fıtratına derc edilen korku damarı onu böyle bir işten alıkoyar. Deli cesareti gösterip ahmakçasına aslana meydan okuyup ona yem olmaz. O korku yüzünden kendini uçurumdan atıp paramparça etmez.
Aynen öylede, şeytan, mümine günah işleme cesareti verdiği zaman vicdanın ve fıtratın sesine kulak verip düşünmeli ”Nasıl ki, korkusuzca aslana meydan okusam beni parçalar. Öylede günah ve harama da korkusuzca meydan okuyup içine atlayıp işlesem günah ve haramın maddi ve manevi şerri ve yırtıcılığı da benim imanımı,ahlakımı ve iffetimi parçalar.. Bu düşünce ile vicdan ve imandan gelen korku o andaki günaha ve harama girme cesaretini kırarak yapacağı çirkin işten insanı vazgeçirir. İnsan yırtıcı mahlûkattan korktuğu gibi günah ve haramdan da korkmalıdır. Cenabı hakkın ona verdiği cesareti günahlara girmek için değil dini mübin ve hayatını muhafaza etmek için kullanmalıdır. O anda insan şeytanın o cesaret haplarını yutmak yerine imandan ve vicdandan gelen korku haplarını yutsa haram ve isyana girmekten kurtulmuş olacak.Şeytanın harama ve günaha girmesi için verdiği cesaret gazına gelmeyerek imanını ve dinini muhafaza etmiş olacaktır.10.01.2010.Muhammed Şamil KAKCA


Konular