OLGUNLUK GÜNAHTAN SAKINMAKTIR...(YAZININ DEVAMI...)

YAZININ DEVAMI...

Ebû Hureyre'den gelen bir rivayette Rasûl-u Muhterem şöyle buyurdu:

يُوشِكُ اِنْ طالتْ بكَ مُدَّةٌ اِنْ تَرَى قوْمًا فِي ايْدِيهمْ مِثلُ اذنَاب البَقر يَغدُونَ فِي غضَب اللهِ وَيَرُوحُونَ فِي سَخَطِ اللهِ وَقالَ : صِنْفان مِنْ اَهْل النَّار ، وَلمْ أرَهُمَا قوْمٌ مَعَهُمْ سِيَاط كَأذنَاب البَقر يَضْربُونَ بهَا النَّاسَ ، وَنِسَاءٌ كَاسِيَاتٌ عَاريَاتٌ مَائِلاتٌ مُمِيلاتٌ رُئُوسُهُنَّ كَأسْنُمَةِ البُخْتِ ، لا يَدْخُلنَ الجَنَّة ، وَلا يَرحْنَ ريحَهَا ، وَاِنْ ريحَهَا لتُوجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ كَذا وَكَذا

"Eğer ömürlü olsan, umulur ki bir kavmi görürsün. Allah'ın gazabında sabahlar ve Allah'ın gazabında akşamlarlar. Ellerinde inek kuyrukları gibi kamçılar vardır. (Ve dedi ki Ateşliklerden görmeyeceğim iki sınıf vardır:
(a) Bir kavm. Onlarla beraber inek kuyrukları gibi kamçılar vardır. Onlarla insanları döverler.
(b) Ve bir sürü kadınlar. Giyinik oldukları halde çıplaklar. Sallanarak yürümeyi öğreten, kırıtkan; saçları horosan develerinin hörgücü gibidir. onlar cennete giremezler. Kokusunu bile duymazlar. Şübhesiz cennetin kokusu şöyle şöyle mesafeden duyulur." Müslim, Câmiu-l-Usul.

كَاسِيَاتٌ عَاريَاتٌ "Giyinik oldukları halde çıplaklar" cümlesini birkaç vecihle ulema tefsir ettiler:

1- Allah Teâlâ'nın nimetlerine bürünmüş oldukları halde, O'nun şükründen sıyrılmışlar, uzaklar.
2- Bedenlerinin bir kısmı örtülü bir kısmı çıplak.
3- İnce şeffaf giyinmiş fakat her tarafı bâriz görülür; süslü püslü, çıplak.
4- Örf ve âdet olarak giyinik, din ve şer'î edeblerden ârî. Mesela kadınların pantolon giymeleri.
5- Açıkta giyinik, hakîkatte ahlak olarak çıplaktırlar.

"Giyinik oldukları halde çıplaklar" cümlesi hepsini kuşatır.

مَائِلاتٌ مُمِيلاتٌ "Sallanarak yürümeyi öğreten, kırıtkan" cümlesi de birçok vecihle mana edilmiştir:

1- Allah Teâlâ'ya boyun eğmekten kaymış, kaygısızlığını fiilen ve kavlen başkasına öğretir.
2- Îcab eden dînî tesettürden yüz çevirmiş ve şerre eğilmiş.
3- Korunması gereken ırzı korumaktan eğrilmiş, erkekleri fitneye sevkeder.
4- Hayr ve hayrılardan ayrılmış, âdetâ şerri öğreten bir öğretmen olmuştur. Artık sallanarak, kırıla döküle fiilini öğretir.

رُئُوسُهُنَّ كَأسْنُمَةِ البُخْتِ "başları horosan develerinin hörgücü gibidir" cümlesi bugünkü saç modalarının tümünü kuşatmaktadır. Kimisi dört beş dolam bir baş örtüsü giyer. Kimisi baş örtüsünü Hristiyan gibi çenesinin altından bağlar. Kimisi kulağının üstünden kundak yapar. Kimisi başın yarısını örter, fakat örtünün altındaki saçların bağları beygir kuyruğu gibidir. Kimisi saçını tamamen açık bulundurur, salıverir. Kimisi erkek gibi traş eder. Daha çok. Bunları sayma imkanımız yoktur. Bu hadîs-i şerif mucizedir. Bugünkü manzarayı en açık ifade en beliğ sözle göstermektedir. Ümmeti bu gibi felaket ve fenalıklardan sakındırmaktadır.

İşte zilletin sebeplerinden biri de bu gibi fenalıklardır. Şu halde din geriliğe sebep değil. Dinden geri kalmak gericiliğin ta kendisidir. Ve zillete sebeptir. Müslümanlar dinlerini geri plana aldıkları için terakkîden geri kaldılar, düşmanlara mağlub oldular. Bugünkü müslümanların kısmi azamisi herbiri sanki ikidir. Kafirlerle kafir gibi, müslümanlarla müslüman gibidirler. Şuna bir yüz buna bir sözle muamele etmektedirler.

Ebû Hureyre'den gelen bir rivayette Rasûl-u Muhterem şöyle buyurur:

تَجِدُونَ مِنْ شَرِّ النَّاس عِنْدَ اللهِ تَعَالىَ يَوْمَ القِيَامَةِ ذا الوَجْهَيْن الذي يَأتِي هؤُلاءِ بِوَجْهٍ وَهؤُلاءِ بِوَجْهٍ

"Kıyamet gününde Allah Teâlâ'nın huzurunda insanların en şerlisi olarak iki yüzlüyü bulursunuz. Şöyleki, şunlara bir yüzle, bunlara bir yüzle gelir." Müslim, Buhârî, Tirmizî.

Dilimizde de fitne fesadı alevlendirmek için laf dolaştıranlara, içi dışı bir olmayanlara iki yüzlü denilmektedir. Bu deyim, söz hakkında kullanıldığı gibi, fiil hakkında da kullanılır.

Zilletin sebeplerinden biri de, dünyaya çalışarak din uğrundaki cihadı terketmektir.


Konular