1.Giriş

Ölümle ceberrût sahiplerinin boynunu koparan, kisraların belini kıran, kayserlerin emelini kısaltan Allah'a hamdolsun! Onların kalpleri, hak olan va'd (ölüm) gelip çatmacayınca ve onları çukura atmayıncaya kadar ölümün anılmasından ürker. Bu bakımdan onlar saraylardan kabirlere, fenerlerin ışığından lahidlerin karanlığına, cariye ve gılmanların cilvesinden haşerât ve böceklerin hücumuna, leziz yemekler ve içkilerden toprakta sürünmeye mahkum olurlar. İşretin ünsiyetinden tenhalığın vahşetine, yumuşak yataktan korkunç düşüş yerine nakledilirler. Acaba onlar, ölümden koruyucu bir kale ve sığınak buldular mı? Ölümün önüne bir perde ve koruyucu bir set çekebildiler mi? Dikkat et! Onların herhangi birinden bir kıpırtı veya gizli bir ses duyuyor musun? Öyleyse tek başına kahr ve istila sahibi olan Allah, eksiklikten münezzehtir! Bâkî kalma özelliği olan ve mahlukâtı hükmüyle ezen, sonra ölümü muttakîler için kurtuluş ve onlar hakkında mülâkat yapan, kabri günahkârlar için kıyamet gününe kadar daracık bir tutuk evi yapan Allah, ortaktan münezzehtir! Aralıksız nimetlerle nimet etmek, kahr edici azaplarla intikam almak O'na mahsustur. Göklerde ve yerde şükür, geçmişte ve gelecekte hamd O'na mahsustur.

Salât, apaçık mu'cizeler ve görünür burhanlar sahibi Hz. Peygamberin, âlinin ve ashabının üzerine olsun! Onlara çokça selâm et (yârab!)

O kimse ki ölüm onun mesra'ı, toprak onun yatağı, böcek onun enîsi, Münker ve Nekir onun celîsi, kabir onun karar yeri, kıyamet onun va'dedilen yurdu, cennet veya cehennem onun varacağı yeri olursa, ona en uygun olanı ölüm için hazırlanmaktır. Sadece ölüm için tedbir almalıdır. Sadece ölüme bakıp ölüm üzerinde durup düşünmelidir. Ölüme ihtimam gösterip onun etrafında dönmelidir, onu beklemelidir. İnsan için en uygun olan, nefsini ölülerden

sayması, kabir sahiplerinden görmesidir. Çünkü her gelecek olan yakındır. Uzak olan gelmeyecek olandır. Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Akıllı odur ki nefsini hesaba çekmiş ve ölümden sonrası için çalışmıştır.1

Herhangi birşey için hazırlanmak, ancak onun kalpte zaman zaman anılmasıyla mümkün olur. O şeyin zikri, ancak onu hatırlatan hükümlere kulak vermek ve ona dikkat çekenlere bakmak suretiyle yenilenir! O halde biz ölümün mukaddime ve lahikalarından, ahiret, kıyamet, cennet ve cehennem hallerinden kul için zaman zaman hatırlanması, düşünmek suretiyle ayrılmaması gereken şeyleri zikredeceğiz ki hazırlık hususunda teşvik edici olsun! Ölümden sonraki âleme göç etmek yaklaşmış ve ömürden az birşey kalmıştır. Oysa halk bu husustan gafildir;

İnsanların hesap vakti (kıyamet günü) yaklaştı. Fakat onlar hâlâ gaflet içinde yüz çevirmektedirler.(Enbiya/l)

Bu ölümle ilgili olan şeyi iki bölümde zikredeceğiz.

Birinci bölüm, ölümün mukaddimeleri ve sûr'un üfürülüşüne kadar olan şeyler hakkındadır.

Bu bölümde sekiz kısım vardır.
1. Ölümü anmanın fazileti ve bu husustaki teşvikler
2. Tûl-i emel ve kasr-ı emel (emelin uzunluğu ve kısalığı)
3. Ölümün dehşeti ve ölüm anında karşılaşılan haller
4. Hz. Peygamber'in ve ondan sonra Hulefâ-i Râşidîn'in vefatı
5. Ölüme hazırlanmış halife, emîr ve sâlihlerin sözleri
6. Ariflerin cenaze, mezar ve kabir ziyareti hakkındaki sözleri
7. Ölümün hakikati, ölünün kabirde sûr'un üfürülüşüne kadar karşı karşıya kaldığı şeyler
8. Uyku halinde mükâşefe yoluyla ölülerin hallerinden bilinenşeyler




1) Tirmizî ve İbn Mâce, (Şeddâd b. Evs'ten)