Rıza, sevgi meyvelerinden bir meyvedir. Mukarreblerin makamlarının en yücesidir. Onun hakikati çok kimselere kapalıdır. Ona bir çok benzerlik ve belirsizlik karışmıştır. Ancak Allah Teâlâ tarafından tevil ilmi öğretilen, din hususunda kesin anlayışlı bir kimseye bu hakîkat keşfolunur. Bu bakımdan münkirler, hevâ-i nefse muhalif olmaktan ibaret olan rızayı inkâr ettiler. Sonra dediler ki: 'Eğer Allah'ın fiilidir diye her şeye razı olmak mümkün olsa o zaman küfre ve günahlara razı olmak da gerekir!'
Bu düşünceden hareket eden bir grup aldanarak fısk ve fücura razı oldular. Fısk ve fücurda bulunan kimseye itirazı terketmeyi, Allah'ın kazasına teslim olduğunu iddia ederek savundular. Eğer bu sırlar sadece şeriatın zâhirlerini dinlemekle iktifa eden bir kimseye keşfolunsaydı Hz. Peygamber İbn Abbas için 'Ey Allahım! Onu dinde fakih kıl ve ona tevili öğret!' diye duada bulunmazdı. Bu bakımdan biz rızanın faziletinden başlayalım. Sonra olanların hikâyelerini nakledelim. Sonra rızanın hakikatini, hevaya muhalif olan yerde nasıl tasavvur olunduğunu zikredelim. Tıpkı duayı ter-ketmek ve günahlara karşı sükût etmek gibi...
Tr: 1 8 15 22 29 36 43 50 57 64 71 78 85 92 99 106 113 120 127 134 141
En: 7 14 21 28 35 42 49 56 63 70 77 84 91 98 105 112 119 126 133 140 147 154 161 168 175 182 189 196 203 210 217 224 231 238 245 252 259 266 273 280 287 294 301 308 315 322 329 336 343 350 357 364 371 378 385 392 399 406 413 420 427 434 441 448 455 462 469 476 483 490 497 504 511 518 525 532 539 546 553 560 567 574 581 588 595
Yorumlar
Yeni yorum gönder