2 Allah Teâlâ'nın Hz. Muhammed'i (s.a) Kur'ân İle Terbiye Etmesi

Hz. Peygamber (s.a) çokça yalvarır, çokça yakarır ve daima Allah'tan edeplerin en güzelleriyle, ahlâkların en yüceleriyle kendisini donatmasını ister ve duasında şöyle derdi:Ey Allah’ım! Benim yaradılışımı ve ahlâkımı güzelleştir. (1)
Ey Allah’ım! Beni ahlâkların çirkinlerinden uzaklaştır ve koru.(2)

Allah Teâlâ da onun duasını, va'd'i ilahîsini yerine getirmek için kabul buyurmuştur.
Beni çağırınız ki size cevap vereyim. (Mü'min/60)

Allah Teâlâ onun üzerine Kur'an'ını indirdi ve onu Kur'an ile edeplendirdi. Bu bakımdan onun ahlâkı Kur'an dır.Hişam'ın oğlu Said der ki: Aişe validemizin huzuruna girdim. Hz. Peygamber'in ahlâkını kendisinden sordum. Şöyle dedi:
—Sen Kur'an okumuyor musun?
—Evet, okuyorum.
—Hz. Peygamber'in ahlâkı Kur'an'dı.

Kur'an onu şu ayetlerin benzerleriyle edeplendirmiştir:
—Sen bağışlama yolunu tut!İyiliği emret ve cahillerden yüzçevir.(A'raf/199)

—Muhakkak ki Allah adaleti, ihsan etmeyi, yakınlara vermeyi emreder. Fuhşiyatı, münkeri ve zulmü yasaklar,(Nahl/90)

—Başına gelene sabret. Çünkü bunlar yapılması gereken işlerdendi.(Lokman/17)

-Kim de sabredip bağışlarsa, işte bu işlerin en hayırlısındandır.(Şura/43)

-Böyleyken yine onları bağışla ve aldırma! Çünkü Allah iyilik edenleri sever.(Maide/43)

-Bağışlasınlar, aldırmasınlar. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz?(Nûr/22)

-Sen kötülüğü en güzel olan hareketle önle! O vakit bakarsın ki seninle arasında bir düşmanlık bulunan kimse, yakın bir dost gibi olmuştur.(Fussilet/34)

-Onlar bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar, insanları affederler. Allah da güzel davrananları sever.(Âlu İmran/134)

-Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. (Müslümanların ayıp ve kusurlarını) araştırmayın. Bir kısmınız bir kısmınızı (arkasından) çekiştirmesin. Hem sizden biriniz ölü kardeşinin etini yemek ister mi?(Hucurat/12)


Hz. Peygamber'in Uhud savaşında başı yarılıp ön dişleri kırıldığı zaman, üzerine kan akmaktaydı. Bir taraftan kanını siliyor, diğer taraftan şöyle diyordu: Acaba peygamberlerinin yüzünü kana boyayan bir kavim, nasıl felaha kavuşacaktır? Oysa o peygamber kendilerini rablerinin yoluna davet ediyor. Onun bütün yaptıkları bundan ibarettir.(3)
Böylece Allah Teâlâ şu ayeti, peygamberini bu sözünden dolayı edeplendirmek için inzal etmiştir:
Senin elinde (onları cezalandırmak ve affetmek hususunda) hiçbir şey yoktur!(Âlu İmran/128)

Bu gibi ilahî te'dibler, Kur'an'da sayılamayacak kadar çoktur. Bu te'dib ve tehzibin ilk hedefi Hz. Peygamber'dir. Sonra nûr ondan bütün insanlık âlemine feyezan eder. Allah Teâlâ Kur'an ile peygamberini edeplendirmiş, o da Kur'an'ın edebini kabul etmiş ve onunla halkı edeplendirmiştir. Bu sırra binaen Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır: Ben mekârimi ahlâkı (güzel ahlâkı) tamamlamak üzere gönderildim.(4)

Hz. Peygamber halkı güzel ahlâka, daha önce nefsin riyazâtı ve ahlâkın tehzibi bahsinde zikrettiğimiz hâdislerle tergib ve teşvik etmiştir. Bu bakımdan biz ikinci bir defa onları tekrar etmeyelim. Sonra Allah Teâlâ, dostu Muhammed Mustafa'nın ahlâkını kemale vardırdığı zaman onu överek şöyle buyurmuştur:

Muhakkak sen pek büyük bir ahlâk üzeresin. (Kalem/4)

Allah Teâlâ ortaktan münezzehtir. Şanı yücedir. Kullarına yapmış olduğu minneti tastamamdır. Sonra Allah Teâlâ'nın umumi lütfûna büyük faziletine dikkat et ki, nasıl veriyor ve verdiğini nasıl övüyor? Peygamberi güzel ahlâk ile süslendiren O... Sonra lütfundan vermiş olduğu ahlâkı peygambere izafe ederek şöyle buyurmuştur: 'Muhakkak sen ahlâkça çok yükseksin'. Sonra
Hz. Peygamber, halka belirtti ki, Allah Teâlâ güzel ahlâkı sever, kötü ahlâktan nefret eder.
(5)

Hz. Ali (r.a) diyor ki: 'Müslüman bir kişiye şaşıyorum ki, Müslüman kardeşi bir ihtiyaç için kendisine geldiğinde o ihtiyaç sahibine yardım etmek suretiyle kendini nasıl hayrın ehli olarak görmüyor? Farzı muhal yapacağı iyilikten sevap ummaz, yapmadığı takdirde herhangi bir azaptan korkmasa yine de güzel ahlâka acele etmesi kendisine daha uygun düşerdi. Çünkü böyle yapması, insanı kurtuluş yoluna iletir'. Bunları söyledikten sonra Hz. Ali'ye adamın biri dedi ki:'Sen bunun böyle olduğunu Hz. Peygamber'den dinledin mi?'
Hz. Ali (r.a) şöyle dedi:'Evet! Dinledim! Hatta bundan daha hayırlısını da dinledim. Hz. Peygamber'e Tayy kabilesinin esirleri getirildiği zaman, esirler arasından ayağa kalkan bir cariye şöyle dedi: 'Ya Muhammed! Ne olursun, beni serbest bırak! Arab kabilelerine gülünç olmayayım. Çünkü ben kavmimin efendisinin kızıyım. Benim babam himayesindeki insanları korur, esirleri bırakır, açları doyurur, yemek yedirir, selâmı yayar ve hiçbir ihtiyaç sahibini geri çevirmezdi. Ben Hatem et-Tâî'nin kızıyım'. Bu sözleri işiten Hz. Peygamber (s.a) şu karşılığı verdi: —Ey cariye! Bu saydığın sıfatlar gerçekten mü'minin sıfatıdır. Eğer senin baban Müslüman olsaydı biz ona rahmet okurduk. Ey ashabım! Cariyeyi serbest bırakınız! Çünkü onun babası ahlâkın güzelini seviyormuş.Allah Teâlâ da ahlâkın güzelini sever.(6)

Bu esnada Niyar'ın oğlu Ebu Burde(7) ayağa kalktı ve dedi ki: 'Allah ahlâkın güzelini sever mi?' Hz. Peygamber (s.a) şöyle cevap verdi:Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim, cennete ancak ahlâkı güzel olan kimseler girecektir.

Muaz b. Cebel Hz. Peygamber'den şu hâdisi rivayet eder:Muhakkak ki, Allah Teâlâ, İslâm dinini ahlâkın en güzelleriyle ve amellerin en iyileriyle kuşatmış bulunmaktadır.

Güzel davranış, iyilik yapmak, yumuşaklık göstermek, hayır ve hasenatta bulunmak, yemek yedirmek, selâmı yaymak, Müslüman hastayı ziyaret etmek, ister adil ister ise facir olsun; Müslüman’ın cenazesini teşyi etmek, her komşusuna; ister Müslüman, ister kâfir olsun güzel muamele etmek, ihtiyar Müslüman’a hürmet göstermek, yemeğe davet edildiğinde icabet etmek ve bundan dolayı duada bulunmak, Müslüman’ı affetmek, insanların arasını bulmak, cömert olmak, şerefli olmak, müsamahalı olmak, önce selâm vermek, öfkeyi yutmak, halkı affetmek, İslâm'ın haram ettiği oyun ve batıllardan kaçınmak, (haram) teganniden, oyun aletlerinin tamamından kaçınmak ve her telli aleti çalmaktan sakınmak, her hileli işten; gıybet, yalan, cimrilik, başkasına zahmet vermek, hile yapmak, kandırmak, koğuculuk yapmak, müslümanların arasını bozmak, sılayı rahmi kesmek, kötü ahlâk, kibir, fahr, gurur, gevezelik, büyüklenmek, müstehcen konuşmak, kindar olmak, haset etmek, fal bakmak, zulüm, tecavüzkârlık ve adaletsizlikten sakınmak, güzel ahlâktandır.

Enes der ki: Hz. Peygamber bizi her güzel nasihate davet etti ve her güzel şeyi bize emretti. Hiçbir ayıp veya hile veya çirkinlik bırakmadı ki, bizi ondan sakındırmasın ve onu bize yasaklamasın. Bütün bunların yerinde şu ayeti celile yeter de artar:

Muhakkak Allah, adaleti, ihsanı, yakın akrabalara iyilik etmeyi emreder. Fuhşiyattan, münkerden ve zulümden sakındırır.(Nahl/90)

Muaz der ki: Hz. Peygamber (s.a) bana tavsiyede bulunarak şöyle dedi: Ey Muaz! Sana Allah'tan sakınmayı, doğru söylemeyi, sözüne sahip olmayı, emaneti yerine getirmeyi, hıyaneti terk etmeyi, komşuluk hakkını korumayı, yetime merhamet etmeyi, yumuşak konuşmayı, selâm vermeyi, güzel amel yapmayı, dünyada emeli kısaltmayı, imanın eteğine yapışmayı, Kur'an'da anlayışlı olmayı, ahireti sevmeyi, hesaptan kaçınmayı, kanatları germeyi tavsiye ediyorum. Herhangi bir hakîme sövmekten veya herhangi bir araziyi ifsad etmekten seni sakındırıyorum. Sana her taşın, her ağacın, her toprağın yanında Allah'tan sakınmayı tavsiye ediyorum. Her günah için bir tevbe etmeni tavsiye ediyorum. Gizli günahlara gizlice, açık günahlara da açıkça tevbe etmeni tavsiye ediyorum.(8)

İşte böylece Allah Teâlâ kullarını terbiye etti ve onları ahlâkın güzeline ve edebin iyisine davet etti.


1)Ahmed
2)Tirmizî
3)Müslim
4)Ahmed, Hâkim, Beyhakî
5) Beyhakî
6)Hâkim-i Tirmizî, Nevadir
7)Asıl ismi Hani'dir. Belvi kabilesine mensuptur. Büyük sahabîlerdendir.
Meşhur sahabî Berra b, Azib'in dayısıdır. (Bazı rivayetlere göre amcasıdır).
Bedir'e, Uhud'a ve diğer savaşlara iştirak etmiştir. H.41 senesinde vefat
etmiştir.
8)Ebu Nuaym, Beyhakî