Giriş

Türkiye'de kadın kıyafetinde "modernleşme süreci" ve medyanın buna etkisini incelemek aslında, pek çok başka faktörün de yer almasını gerektiren bir çalışmayla mümkün görünmektedir.
İncelenen konuyu sadece kadın kıyafetlerindeki değişim ve medyayla sınırlamak pek çok hususun eksik kalması anlamını taşır. Konunun sosyolojik, tarihsel boyutunun yanında, sosyo-psikolojik, siyasi ve teolojik yönleri de incelenmeye muhtaçtır. Modernleşme, cinsellik, reklam, moda, feminizm, kadın hakları ve iktidar kavramları kadın kıyafeti bağlamında başlı başına incelenmeye değer konulardır.

Bu çalışmanın sınırlı makale boyutu içinde, konunun medyayla bağlantılı yönü incelenmeye çalışılmış, bu arada tarihsel sürece de Türkiye bağlamında genel olarak değinilmiştir. YUkaridaki başlıkta kastedileni; kadın kıyafetinde ve kadının toplumsal hayatın her alanında daha çok yer alması yönündeki modernizm eğiliminin günümüzde geldiği nokta ve bunda medyanın etkisi olarak ifadelendirebiliriz.

Modernizmi bir ideoloji ya da tarihi süreç içinde bir vakıa olarak gören çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır. Kavramın bir tanımını yapmak kolay olmamakla birlikte, modernizmin en önemli parametresinin Rönesans ve Aydınlanma sonrası Avrupa'da başlayan ve Fransız Devrimiyle siyasal alana da yansıyan, dinin etkisinin başta kamusal alan olmak üzere her alanda en aza indirilerek, sonuçta tamamen ortadan kaldırılması ve hayatın her alanındaki sekülerleşme/dünyevileşme eğilimi olduğu söylenebilir. Bu makalede de bu boyutuyla kullanılmıştır.

Meselenin sosyolojik boyutuna bakıldığında kıyafet sorununun dini yönünün yanında, tarihin her döneminde sınıfsal yönünün de daima var olduğu gerçeği karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda kıyafet ait olunan sınıfın bir statü göstergesi olarak önemini tarihin her döneminde muhafaza etmiştir. Toplumlarda üst sınıf, alt sınıftan daima farklı kıyafet ve sembollerle kendini ifade etmiş, zaman geçtikçe bir dönem üst sınıfa has kıyafetler bir dönem sonra alt sınıfların kıyafeti haline gelebilmiştir. Ortaçağ’da tenin bronzlaşması güneş altında çalışan köylülerden dolayı alt sınıfa has bir simge olarak görülürdü. Avrupa'da soylular yüzlerini pudralarla beyazlatarak farklılıklarını ortaya koymaya çalışırlardı. Modern dünyada, tenin beyazlığı alt sınıfa mensup olmanın göstergesi haline gelmiş ve bu nedenle insanlar plajlara gidemediklerinde solaryumlarda bronzlaşmak için çabalamışlardır.

İslam dünyasında, kadınlar tarafından, cariyelere, yani kadın kölelere has olan açıklığa karşı, kapanma dini gerekçelerin yanında, aynı zamanda hür olmanın bir göstergesi olarak görülmüştür. Hatta çarşafın yaygınlaşmasının, kadınların cariyelerden farkını ortaya koymanın bir göstergesi olarak ortaya çıktığı iddia edilmiştir. Modern dönemde ise tam tersi, tarih içinde kölelere ve cariyelere has açık kıyafetler, modernliğin ve çağdaşlığın simgesi haline getirilmiştir. Bu zayıf olanın güçlü olanı taklit etmesi olarak da ifade edilebilir. Mesela, Osmanlı İmparatorluğu'nun en güçlü olduğu 17. asırda sarık, Fransız sosyetesinde türban olarak moda olurken, 19. asırdan sonra durum tam tersine dönerek Batı kıyafetleri Osmanlı’da moda haline gelmiştir.

20. yüzyılın başına kadar kadınların kıyafetinde eğilim hangi inançtan olursa olsun kapanma, yani tesettür yönünde olmuştur. Kadın kıyafetlerindeki açılma eğilimi, dinin kamusal alanda etkisini yitirmeye başladığı, gelişen teknolojinin de etkisiyle gazete, televizyon ve sinema gibi kitle iletişim araçlarının etkinliğinin daha çok arttığı 20. yüzyıla has bir olgudur; kitle iletişim araçlarının teşviki ve yönlendirmesiyle, yavaş ancak geri dönülemez bir biçimde gerçekleşmiştir. Plaj kıyafetlerinin dünyadaki evrimi incelendiğinde bu çok net olarak görülmektedir.