2.2.4. 1960 ve 70'li yıllar

1960 ve 70'li yıllar dünyada önemli gelişmelerin olduğu ve bunun etkilerinin Türkiye'de çok yakından hissedildiği yıllardır. Gerek 1960 darbesinin Demokrat Parti'nin Atatürk devrimlerine yönelik bir karşı devrim olarak görülmesi ve darbeyle iktidardan indirilmesi, gerek 1968'lerde Avrupa'da meydana gelen gençlik olayları Türkiye'de basın yayın alanında gelişmeler, önemli toplumsal değişimlere neden olmuştur.
1960 darbesinden sonra çarşaf giymeyi yasaklamayı amaçlayan yerel önlemler alınmasına rağmen,72 1961 Anayasası'nı getirdiği daha rahat ortamda, gazeteler o zamana kadar basılması yasak olan çıplak kadın fotoğraflarının yanısıra sansasyonel haberlere de yer vermeye başlar. Gazetelerde Türk kadınlarının fotoğrafı yerine Avrupalı dergilerden alınan fotoğraflar kullanılmaktadır.73

Dünyada cinsel özgürlük sloganlarıyla ahlaksızlığa doludizgin yol alınan 1970'li yıllar Türkiye'de de müstehcen yayınların 'patlama' yaşadığı bir dönem olmuştur. Bu dönemde gazete, dergi ve sinema filmleri açık saçıklığın yanısıra cinselliği en bayağı biçimleriyle Türk halkının gündemine sokuyordu. Mini etekler tüm dünyayla birlikte Türkiye sokaklarında da görülmeye başlanmıştır.

Caporal 1970'li yıllarda Ankara'da yapılan bir araştırmayı aktararak, üç kuşak Türk kadınını şöyle resmetmekte ve medyanın modernleşme konusundaki etkisine vurgu yapmaktadır: "Görüntüde yanyana yürüyen üç kadın vardır; kadınlardan birincisi büyük annedir ve hemen hemen tümüyle kapalıdır; ikincisi annedir, geleneksel mantosunu ve başörtüsü giyinmiştir; nihayet üçüncüsü olan kız bir blucin ya da mini etek giymektedir. Gerçekten, genç kızlar, çalışan ve orta ve yükseköğretime devam edenler, ya da daha yalın olarak, basın, radyo, televizyon ve sinema yoluyla çağdaş yaşamla, çağdaş dünya ile temasta olan genç kızlar, ana babanın ve yaşlı kimselerin klasik otoritelerine karşı bu dünyanın kural ve geleneklerini doğallıkla izlemektedirler."74

Meşrutiyet dönemi kadın dergilerinden bu yana değişmeyen konu magazin dergilerinin esas konusu haline gelmiş olan şarkıcı ve artistlerin resimli hayat hikayeleridir. Dergi okuyucusunun kentleşme ve toplumsal farklılaşmaya paralel olarak tüketici durumuna gelmesi 1970'lerde yaygınlık kazanır. Bu tarihten itibaren aile dergisi olarak hazırlanan magazin dergileri bir ihtisaslaşma yoluna giderek, kadın, erkek ve gençler için ayrı ayrı hazırlanmaya başlar. Kadın dergileri de çalışan kadınların beklentilerine ve ev hanımlarının beklentilerine cevap vermek üzere iki farklı yapıda çıkmaya başlar.75

Türkiye 1980'li yıllara girerken, gerek gazeteler, gerekse dergiler, çıplak kadın resimlerini kullanmaya başlamışlardır. Gazetelerin verdikleri eklerle ve magazin dergileriyle moda ve Batı tipi hayat tarzı Türk halkının gündemine iyice girmişti. Türkiye'de hızla artan terör ve anarşi hareketleri darbeye zemin hazırlarken, basın yayın ve sinemalarda müstehcenlik ve cinsel içerikli film ve yayınlar iyice artmıştı.

Bütün bunlara rağmen, bu gelişmeler büyük ölçüde Türkiye'nin İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerinin merkezlerinde etkin olmuştur. Gazete, dergi, televizyon ve sinemadaki müstehcenlik ve kadın kıyafetlerindeki açılma eğilimi sınırlı sayıda insan tarafından takip edilen ve yerine getirilen uygulamalardı. Lewis'in belirttiği gibi Cumhuriyet dönemindeki laik ve modernleşmeci uygulamalar daha çok büyük şehirlerde kendine uygulama alanı bulabilmiş, diğer şehirler ve özellikle kasaba ve köylerin oluşturduğu kırsal kesim "muhafazakârlığın kaleleri" olarak kalmaya 1970,76 hatta 1980'lere kadar devam etmişti.

Bu da gösteriyor ki, gazete, dergi ve sinema gibi kitle iletişim araçlarının ulaşabildiği yerleşim yerleri modernleşmenin uygulama alanı bulması açısından Batı hayat tarzının yaygınlaştığı yerler olmuştur. Bu dönemde TRT televizyonunun etkinliği hem zaman, hem de ulaşım açısından sınırlı idi. 80'li yıllara gelindiğinde ise durumun değiştiğini, devlet televizyonu TRT'nin yayın alanını genişleterek, iki, üç kanalda birden yayın yapmaya başladığını, daha sonra özel televizyon kanallarının devlet televizyonunu bile geride bırakarak ülke çapında etkinliğinin arttığı görülecektir. Televizyon, 1980 sonrası Türkiye'deki hızlı toplumsal değişimin en önemli dinamiği olarak ortaya çıkacaktır.