Binek

Sefere çıkmak için, bineği hazırladığı zaman, kalbiyle Allah Teâlâ'ya o hayvancağızı kendisine müsahhar kılıp teslim ettiğinden dolayı şükretmelidir. Çünkü sırtında taşıyacağı yükleri taşımak ve yolda binmek sûretiyle meşakkati azaltmak hususunda binek kendisine ilâhî bir lütuf olarak verilmiştir.

Aynı zamanda âhiret yolculuğunda bineceği tabutu da hatırlamalıdır. Zira hac işi bir cihetten âhiret seferine benzemektedir. Acaba hac yolculuğunda kullanacağı bu binek, âhiret yolculuğunda kullanacağı binek için, bir azık oluyor mu ve aralarında bir münasebet var mıdır? Bütün bunları düşünmek mecburiyetindedir.

Çünkü bilinmez, belki ölüm kendisine hac yolculuğundan daha yakındır. Belki tabuta binmesi, hac yolculuğu için deveye binmesinden daha yakındır. Bir de tabuta girmesi yüzde yüzdür. Deveye binmesi ise, aynı kesinlikte değildir. Hac seferinin bütün sebeplerinin kendisine yâr olacağı da muhakkak değildir. Bu bakımdan bu kadar şüphelerle kapalı bulunan bir yolculuk için, bu kadar tedbirleri alıp, azığını o yolculukta yüklenen merkebi hazırlamasına karşılık, yüzdeyüz kesin olan bir yolculuğu ihmal etmesi akıl kârı değildir.