İNSANLAR ÖLÜMDEN NEDEN KORKAR...

İnsanlar için takdir edilen ve kaaçınılmaz sonlardan biriside ölümdür. Ölüm, insanların lezzetlerini acılaştıran ümitlerdini bitiren bir gerçektir. Ölümün zahirden ziyade galbi tarafı daha fazla olduğu için insanlar ondan korkup, çekinirler veya ürperirler. Bu korkular insanların imanlarına göre değişiklik gösterir. Ölümden en çok korkanların başında kafirler gelir.Kafirler Allaha ve ahirete inanmadıkları için ölüm onlara korkutucu gelir.İmanı olmayanlar için ölüm yokluk,hiçlik, çürüme, idam olma, sevdiklerinden ebedi bir şekilde firak ile ayrılmaktır.Ahiret inancı olmayan ve dünya hayatını seven ve ona aşık olan bu kisim için dünya cennettir.Dünyada geçirecekleri her saniye onlar için çok kıymetlidir...Milyonlarca ehli kalp,muhbiri sadık ölümden sonra yeni bir hayat var dedikleri halde, insanlar fıtratlarındaki ebedi yaşama,ebedi gençlik ve ebedi mutlu yaşama arzularına rağmen, ahireti inkar ederek kendileri için en dehşetli olan ölümü düşünmemek için hislerini iptal etmek nevinden eğlencelere dalarlar.Onlarla kendilerini oyalamaya çalışırlar.Cazibedar oyuncaklarla ,uyutucu hevasatlara ve meşgalelerle uğraşır dururlar.Bugün batı medeniyeti hep eğlence ve fantezi üzerine kurulmuştur.Hep dünyayı cennet yapmak içien uğraşlırlar.Dünya cennetinden mutlu olmak için uğraşırlar.Ölüm bunlar için mutlak son olduğu için ölümden nefret ederler ölmek istemezler.Ölümün lafını bile ağızlarına almazlar ölünce bütün sevidiklerinden ayrılacaklarını düşünüp ürperirler.Dünya cennetinde cehennem azabı çekerler.Sevdiklerinden ,mallarından eşyalarından, evlatlarından ayrılmanın elemini çekerler.Ölümü anmak tistemezler.Ölüm hiçlik ve yok olmak kapısını onlara açtığı için dinsizler ve kafirler ölümden korkarlar.

Ölümden korkanların bir kısmı ise fasıklardır. Bu fasık denilen kesim ahirete ve Allaha inanır. Ama dünyanın cazibesine büyüsüne ve güzelliğirne kapılıp gittikleri için nefsinin ve hevasının hatırı için ahireti geçici unutur. Ruhu kalbi daha geniş daimi güzel bir hayatı istediği halde tembellikten ve gafletten ilahi vazifeleri yapmamak için ibadetten ve kulluktan kaçar. Nefsine söz geçiremediği için ahireti hatıra getirmek istemez. Hayatın büyüsü, malının çokluğu, kariyeri, sevidkeleri elinden çıkmasını istemez. Ölümü düşünmeyi bırak hatırına bile getirmez. Ölümü düşünmemek için dünyanın gafletine dalar.Ölüm ile sevdiklerinden ayrılmayı istemez.Sevdiği şeylerden ayrılacağı için ölümü hatıra getirmek istemez.Hatırına getitirmek istemez.Lezzetlerini bazmasını istemediği için nefsini dünyevi eğlencelerle oyalar.ruhunun kalbinin aklının ebedi arzularını ve isteklerini duymamazlıktan gelip kulak tıkar.Başına gaflet kumuna sokunca azrailin kendisine görmediğini zanneder.Allaha karşı vazifelerini yapmadığı için ölümü istemez.Kendisi için uzak görür.Rabbinin huzuruna gitmekten korkar.Hesap vermenin endişesini taşır.İnandığı gibi yaşamaz.Ölümü aklına getirecek ortamlardan kaçınır.Ölümün kendisine gelip sevdiklerinden ayırmasını istemez.Geniş rahat sevimkli dünyasının kapanıp dar bir toprağa girmeyi istemez.Ahirette hesaba çekileceği ve azaba müstahak olacağını düşünüp ölümden ürperir.Allaha isyan edip emirlerini tutmadığı için ölümden korkarlar.Mallarını ve mülklerini kaybetmekten korkarlar.Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşadıkları için o tuli emel yüzünden ölümden korkarlar.

Ölümden korkanlardan bir kısmı ise küfrü meşkukta giden insanlardır..Küfür ile iman arasında kalan bazı insanlar ne tam gönül ile Allah ve ahireti kabul eder nede dinin emirlerini kabul eder.Din ile her şeyinin kısıtlanacağını düşündüğü için dinsizliğe kaçar.İbadetin zahmetine ve kulluğun hafif yüküne katlanmamak için ibadetten kaçıp dinsizliğe girer.Dinsizliğe girdiği zaman ise ahiretin varlığı aklına gelir.Yokluk hiçlik azap ve ateşten korkup dine yakınlaşır.Koca dünyası ona dar gelip zindanda bağazı sıkılan bir adam gibi olunca bu geniş dünyadan daha büyük bir yer aradığı zaman ahireti gösterince ahireti kazanma yolundaki ibadet kulluk zahmetini ona ağır geldiği için bu sefer eğlenceye sefahete kaçar.Geçmişin elemleriyle geleceğin endişesiyle boğuşur.Koca dünyadan kaçıp küçücük hatıralara sığışmaya onlarda kendisini boğmaya çalışır.Kücücük dairelerde kendisini boğar.Küçücük dairelerde boğulup ahiretin geniş dairelerinden mahrum kalır.Bu haletteki insanlar küfrü meşkuk denilen halette olurlar.İnanç ile küfür şüphe ile iman arasında kalırlar.Ne tam iman ederler nede tam küfre girerler.Deve kuşunun hali gibi olurlar.Ne deve olurlar nede kuş.Bu şekilde ölümden korkarak eğlenceye kaçarlar.Eğlenceden de korkarlar bir gün her şey bitecek ölüm gelecek diye hak ile batıl güzel ile çirkin iman ile küfür arasında bocalayıp giderler.

Ölümden korkan insanlardan bir kısmı ise Müslüman takva sahipleridir. Bu kesim müslümanlar Allaha karşı vazifelerini hakkıyla yerine getiremenin ona hakkıyla kul olamanın yada kulluğunun neticesinde cehhenememe gidebilirim endişesini çekerler. Bu kesim insanlar takva sahibi Salih amel sahibi alimler veliler ve arifledir. Bu insanlar ölümden öteki ölümden korkanların korktugu gibi korkmazlar. Bu takva sahibi kesim ölümden malları için evlatları için dünyalık şeylerden ayrılacağız korkusu taşımazlar. Onların derdi, tasası, korkusu, endişesi rablerinin huzuruna çıkarken affedilmeme korkusu taşırlar. Bu kesim hesabını dehşetinden kabirin azabından sıratın ızdırabından korkarlar. Rablerinin merhametini bulmamaktan korkarlar. Rablerinin affına mazhar olmamak korkusu ile paygamberin sünnetine tabi olmamak korkusuyla ölümden korkarlar. Amellerinin kendisine fayda vermemesinden korkarlar. Bu tarz korku rabbimizin sevdiği korkudur. Yoksa bu takva sahipleri için ölüm mahiyeti itibariyle rahmete, ücrete, mükfata, rahata, yeni bir aleme, rabbine ve sevgili habibine kavuşmaya yeni bir hayatın kapısı olması cihetiyle korkmazlar. Ölüm onlar için yokluk, hiçlik, çürüme, zevale gitme olmadığı için ölümden korkmazlar. Havf ve reca halinden dolayı korkarlar. Ümit ile korku arasında bir halde yaşarlar. Ne rablerinin rahmetinden ümitlerini keserler nede onun azabından emin olurlar. Kâfirlerin, fasıkların ve şüphe ile küfaürde gidenlerin ölüm yüzünden hayatları onlara manen zehir olduğu ve daha ölmeden ölümün elemini yaşadıkları halde müminler için ölüm korkusu onların hayatlarını zehir etmez. Manevi cehennem ateşini ruh ve kalplerinde yaşamazlar. Ruhlarını vaveyladan kalplerini dağdağadan kurtarırlar. İnsanların ve canlıların ölümleri, sevdiklerinin firakları onları perişan edip kesmekeşliğe atmaktan kurtarır.


Konular