TEKNOLİJİ YÖNETİR Mİ ? YÖNETİLİR Mİ?

TEKNOLİJİ YÖNETİR Mİ ? YÖNETİLİR Mİ?

Dünyadaki en kötü şeylerden bir tanesi muhakkak ki cahilliktir.Cahil bir insan dünyada da ahirette de hep sıkıntı çekmiş ve çekecektir.Ama o cahilliği yalnızca matematik ve kimya gibi derslerde bilgisiz olmakla nitelendirmekte bir tür cahillik olur.Çünkü cahillik kelimesinin lügat manasının gayrısın da da bir çok anlamı vardır ve asıl önemli olan da bu manaları kavrayabilmektir.Örnek olarak ülkemizde önce 5 yıl olan zorunlu eğitim sonra 8 yıla çıkarıldı ve şimdide 12 yıla çıkarılması gündem de, peki ama eğittim öğretim görülen sürenin arttırılması toplumun ve bireylerin daha fazla eğitilmesini sağlıyor mu? ; ülkemizde son zamanlar da ortaya çıkan duruma bakarsak” hayır” ,çünkü ülkemiz insanları nerdeyse okula eğitim almak amacıyla değil mecburiyetten gider bir hal almış,kitap okuma alışkanlığı yok olmuş ve anne babaların çocuklarını eğitme alışkanlığı ortadan kalmış durumda. Bu duruma neden olan faktörlerin başında sürekli gelişen ve dünyamızı her alanda saran teknolojik buluşlar geliyor.Biz bu teknolojik buluşları bir gölün ortasında kalmış meyvelerle kaplı bir adacığa benzetebiliriz.Uzaktan bakıldığında adada ki meyveler herkesin iştahımı kabartıyor ve bu meyvelere ulaşma hırsı içine sürüklüyor.Ancak yüzme bilmeyen kişiler daha yolun başında boğulup gidiyorlar,biraz yüzme bilenler yolu yarılıyorlar ama nefessiz kalıp onlarda ölüyorlar fakat iyi yüzme bilenler ise dikkatlice yüzüp adaya ulaşıyorlar ve meyvelerden faydalanıyorlar.Bu örnekten şu sonucu çıkartabiliriz: Eğer Internet kullanmak istiyorsak onun zararlarına karsı bilinçlenmeli yani yüzme öğrenmeliyiz.Internet’in zararları ve yararları hakkında bilgi edindikten sonra Internet’in başına sağlam bir irade eşliğinde amaçladığımız işlemi gerçekleştirmek için oturmalıyız.Aksi takdirde Internet bir gölün yüzme bilmeyenleri yuttuğu gibi bizi de yutacaktır.
Televizyonu da aynı açıdan değerlendirebiliriz. Doğru şekilde yararlanmasını bilirsek televizyon da bireylerin kişisel gelişimi ve toplumsal bilinçlenmesine büyük katkıda bulunur.Ama maalesef ülkemizde televizyonu malayani işlerle meşgul olmadan kullanan kişilerin sayısı tüm televizyon kullanıcıları arasında büyük ihtimalle yüzde birlerden bile daha az.Daha kötüsü de toplum bireylerinin izledikleri programlar ve dizilerden dolayı bir boşluğa sürüklendiklerinin,toplumsal değerlerden uzaklaştırıldıklarının ve televizyonun bağımlısı haline getirildiklerinin farkında olmamaları.Bu durumun da nedenlerinin başında medyanın toplumu etkilemede kullandıkları insanların bilinç altına etki eden uygulamaları geliyor. Mesela çok düzgün ,görünür de toplum için son derce yararlı olan , hiç müstehcen ve zararlı sahne bulundurmayan bir TV programı süresince , ekranın çeşitli yerlerinde ortaya çıkan ve reklam aralarında gösterilenler reklamlar bireyleri hiç farkında olmadan etkilenmelerine neden oluyor.Sonuçta günün hiç azımsanmayacak bir bölümünü TV karşısında geçiren kişiler bu etkilenmeden dolayı bilgisiz ,kültürel değerlerinden uzaklaşmış ve bilinç altına işleyen reklamlar nedeniyle bir tüketim çılgınlığı içine sürüklenmiş adeta birer robot halini alıyorlar.
Toplumun bilinçlenmesine ve gelişmesine katkı sağlamanın önemli yollarından bir tanesinin televizyon ,telefon ve Internet gibi toplumu olumsuz yönde etkileme ihtimali yüksek olan etmenlere karşı bilinçlenmek ve onların zararlarını azaltmaktan geçiyor. Bunu yapmak için de çocuklara aileler tarafından verilen eğitim ve onların çalışmalarında gösterilen ilgi ve denetim büyük özem kazanıyor.Eğer biz çocuklarımızı daha konuşmaya bile başlamadan televizyonum önüne terk edersek, onların kişiliklerini kazanmada en önemli dönemi teşkil eden 0 – 12 yaş arası dönemde sosyalleşmelerine katkı sağlayacak kitap okuma,eğitim ve oyunlardan uzak tutarsak , sonuçta onları ahlaki,itikadi ve sosyal alanlarda bir boşluk içerisine kendi ellerimizle bırakmış oluruz.Bu yüzden çocuklarımızın muvaffakiyet ve muhafazaları için onları teknolojiyle tanıştırmalı ancak esiri yapmamalıyız.Arkadaşlıklar kurmalarını desteklemeli ancak arkadaş kurbanı olmalarını engellemeliyiz.Bu amacı gerçekleştirmek için de onlara aşırı baskı yaparak iyilik yapmak maksadıyla büyük bir kişilik yıkıma yol açmaktan da kaçınmalıyız.

Çocuklarımızın muhafaza ve muvaffakiyetleri için yapılması gerekenlerin büyük bir bölümünün ebeveynlerin ilgi ve bilgisinden kaynaklandığı gördük.Peki ama çocukluk dönemini atlatmış,orta yaşlara gelmiş ve hatta yaşlanmış olan kişiler teknolojik gelişmelerin getirdiği olumsuzluklara karşı muhafaza olunabiliyorlar mı? Elbette hayır. Çünkü kişiliğin oluşmasında en etkili dönem 0-12 yaş arası dönemdir ancak bu dönmeden sonra da kişilerin büyük bir ahlaki çöküntü yaşamaları yada kişilik olgunluğu kazanmaları mümkün.Yani yetişkin kişiler de teknolojinin yanlış kullanımı sonucu olumsuz yönde etkilenebilirler.Yaşı ilerlemiş,evli ve hatta çoluk çocuğa karışmış kişiler dahi Internet’te Chat yapmak ,oyun oynamak yada televizyon da saatlerce dizi vb programları izlemek gibi teknolojinin öne çıkan zararlı etkilerine maruz kalmaktalar.Bu durumun oluşmasına neden olan faktörlerin en önemlileri bireylerin boş zamanlarını değerlendirecek alternatif meşguliyetler edinmemiş olmaları ve erteleme alışkanlığına sahip olmaları geliyor.Eğer bir kişi kitap okumak,araştırma yapmak,sosyal yardım etkinliklerinde görev almak,ibadet etmek yada spor yapmak gibi kişisel ve ahlaki gelişime önemli etkileri olan sayısız aktiviteler içerisinde yer almaz ise yada yapması gereken işleri yarın yaparım ,haftaya yaparım ,yaşlanınca yaparım gibi sözlerle kendini kandırarak boş zaman edinirse ,o kişi doğal olarak bu boş zamanlarını TV ve Internet karşısında geçiriyor.Bu yüzden her bireyin benim iradem güçlüdür, ben izlerim ama etkilenmem gibi düşüncelerden kendini arındırıp bireysel ve toplumsal kalkınmaya katkı sağlamak için gerekli tedbirleri alması ve faydalı uğraşlar bulmak için araştırmalar yapması gerekmektedir.

SALİH SEZEN
Salihsezen_07@hotmail.com


Konular