Feminist enteller şeytana iş bırakmadı

İslamcı feminist aydın bayanlarımız, kafalarında kendilerine göre, bir İslam şablonu çizmişler veya birileri çizdirmiş, bunun dışına çıkamıyorlar. Kim derse desin eğer bir husus bu feminist şablona uymuyorsa tanımıyorlar. Bunu dinde söz sahibi alim de söylese, Peygamber efendimiz de söylese hatta Kur’an-ı kerimde bile geçse fark etmiyor.

Bu feminist islamcılara göre, âlim söylemişse, erkek olduğu için erkekler tarafında yer alır gerekçesiyle red ediliyor. Hadis-i şerifte geçiyorsa, mevdudur yani uydurmadır. Kur’an-ı kerimde geçiyorsa, erkekler yanlış yorumlanmışlardır. Hatta daha da ileri gidilerek, bilinen meşhur bir hadis-i şerifse, Peygamber de olsa Kur’ana aykırı söz söylemeye yetkisi yok diyerek red ediliyor, istedikleri gibi çarpıtamayacakları kadar açık ayet varsa, ya görmemezlikten geliniyor ya da bu ayet o devirdeki araplar içindir, tarihsel sürecini dordurmuş diye yok farzediliyor.

Bütün maksatları,kadını dinden imandan çıkartıp sokağa dökmek. Bütün yollar buraya çıkıyor. Bu konuda epey de yol aldıkları anlaşılıyor: Kadınlarla ilgili meselelerin tartışıldığı Kanal’7 deki programında, bir feminist islamcı, "Biz Gazali'nin anlattığı kadınlar değiliz! Müslüman kadın artık evin dışına çıkmak istiyor!" diye bağırınca, kapalı seyirci kadınlardan büyük alkış aldı.

Bu konuda âyet olmasına rağmen programda sorulan "Kadın evde otursun mu?" sorusuna kadınlarımızın yüzde 33'ü "evet", 66'sı "hayır" dedi. Eskiden, müslüman kadınlar imam-ı Gazali, imam-ı azam gibi ehli sünnet büyüklerimizin isimlerini ağızlarına abdestle alırlardı. Nereden nereye!

Bir entel bayan da, feministliğe aykırı gördüğü için, kadınların dikiş nakış, örgü işleri ile ilgili hadis-i şerifleri mesela “Dikiş öğretin ve Nur Suresini de iyi öğretin.” hadisini inkar ediyor. Yine Kur'an-ı Kerimin ruhuyla uyuşmadığı gerekçesiyle 'Bana dünyada üç şey sevdirildi: Kadın, güzel koku ve namaz' hadisini inkar ediyor, güvenilir kaynaklarda yok diyor, (Cihan Aktaş- Kadının Tarihi dönüşümü) halbuki bu hadis-i şerif, Kütübü sittede mevcuttur.

Nisa suresinin birinci ayetini de kendine göre yorumlayarak, “Kadının erkekten bir farklılığı, erkeğin kadından bir üstünlüğü yoktur. Kadın da erkekle aynnı fıtrata sahiptir” derken, aynı surenin, “Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır.” mealindeki 34.ayeti kerimesini görmemezlikten geliyor. Halbuki dinimiz, kadına hiçbir düşüncenin vermediği kıymeti, değeri vermiştir. Verilen görevlerin farklı olması bu kıymete zarar vermez.

O kadar çelişki içindeler ki, aynı pragrafta bile farklı farklı şeyler ifade ediliyor. Bir taraftan, İslam kadının haklarını elde etmesine engel değil, derken aynı prafrafta, “Zamanın değişen koşullarında sadece şeri hükümler yeterli olamazdı” diyebiliyorlar.(Elif Toros-Kadının Tarihi Dönüşümü)

Dönüp dolaşıp âlimlere ve ilmihal kitaplarına çatıyorlar. Neymiş efendim, erkeklerin kadınlar üzerindeki zulmünü alimler meşrulaştırmışlar. Kaynak olarak da, refomcu, sinsi din düşmanı, Carullah, Abduh, İkbal, Fazlurrahman gibi gibi kimselerden istifade ediyorlar. Yaptıkları bir alıntıda, Fazlur Rahman diyor ki, “ Müslüman alimler hiçbir zaman Kur’ana dayalı bir ahlak sistemi oluşturmamışlardı. Kuran ahlakı ile ahlaklanmaktan söz ettiler ama, bu ahlak edinme çabası ne yazık ki ilmihal ahlakının ötesine geçmedi. Kadın-erkek ilişkileri ve gündelik hayat ilmihal bilgileri düzeyinde kaldı. Herşey kitabına uyduruldu” (Elif Toros-Kadının Tarihi Dönüşümü)

Burada akıllarınca bir taş ile iki kuş vuruyorlar. Hem alimler kötüleniyor hem de asırlarca Müslümanlara doğru olarak dinlerini öğreten ilmihal kitaplarnı müslümanların gözünden düşürmeye çalışıyorlar.

Biliyorsunuz, bir kıssa var. Şeytanının boş oturduğunu görenler şaşırıp, Müslümanları kandırmakla niçin uğraşmıyorsun diye sorduklarında, bu zamanın kötü din adamları benim vazifemi fazlasıyla yapıyorlar bana iş bırakmıyorlar, cevabını verir. Bugün, şeytanla işbirliği yapıp asırlardır âlimleri, mezhepleri yok ederek islamiyeti içeriden yıkmaya çalışan, siyonistlere, ingiliz casuslarına aynı soruyu sorsak, herhalde şöyle cevap verirler: Sizin feminist entel islamcı aydın kadınlarınız, müslüman kadınları kandırıyor; reformcu, diyalogcu, mezhepsiz din adamları da müslüman erkekleri kandırıyor, bize iş bırakmıyorlar!..

(Kadının Tarihi Dönüşümü, kitabı; Ayşe Nur Kurtoğlu,Nevin Meriç,Mualla Gülnaz,Nazife Şişman,Yıldız Ramazanoğlu,Cihan Aktaş,Elif H.Toros ve Sibel Erarslan’ın makalelerinden derlenmiştir.)

Toplumun temel taşı: AİLE / Mehmet Oruç


14 yorum

Kadının çalışmasıyla hususunda...

Değerli müslümanlar!.

okuduğum yorumlar üzere gördümki, bazı kardeşlerimiz, Düşmana cihadeder gibi birbirine saldırmış neden?

Bazı şeyleri konuşarak, yani sevgiyle çözemiyormuyuz? biri daha fazla bağırınca ötekinin daha çok korktuğumu sanılıyor, yoksa daha fazla sertlik gösterisinde bulunan daha çok bilmişmi oluyor?

Nacizane dikkat ettiğim bir konudur, Islamiyet hak din olması tabiyatıyla akıl ve mantık yönünden Hristiyanlık ve Musevilikten bir sürü üstün yönü vardır, fakat; Savunucular açısından baktığımızda Hristiyan ve yahudilerin, gerçi yahudilerin pek fazla dinlerini tebliğetme kaygısı yok, Hristiyanların özellikle dinlerini savunma ve istediklerini kabulettirme yönünden bizlerden daha farklı yöntemler kullanarak daha akılcı davrandığını görüyoruz.

Bu yöntemlerin ana teması ise, korku vermekten çok "sevgi"...

Islam dünyasında bana göre bu yöntemleri 3 aşağı 5 yukarı yakalayan yegane gruplardan biri Nur (Gülen) cemaatidir (Ben her ne kadar Feytullah Gülen hakkında olumlu düşüncelere sahipolmasamda).

Kadının çalışması konusunda benim fikrimce eşler arasında konuşulup iki tarafında uzlaştığı ortak bir yol bulunmalıdır, Çünkü ben yukarıdaki makaleye katılmakla beraber, kadınların bu hayatta bi güvenceleri olması gerektiğine de inanıyorum.

Ve üzülerek söylüyorum Bu özellikle bizim yaşıtımız gençlerde baş gösteren ahlaki çöküntülerde çalışan annelerin ve gelir durumu iyi olan ailelerin çocuklarının kayda değer bir çoğunluk olduğunu ve Annenin çocuklarıyla yeterince ilgilenenememesinin de bu manevi ve ahlaki değerlerdeki çöküşte az-çok sorumluluğu olduğunu düşünüyorum.

şimdi ALLAH-ü-Teala beni erkek cinsiyle yarattı, Kadını da Kadın olarak yarattı; O halde bu noktada 2 mizde ALLAHın yarattığı insan (onun kulu) olduğumuza göre eşitiz, fakat; işin doğal yanına baktığımızda şöyle bir tanım getirmemiz daha aklı başında olacaktır kanaatince, ki bi benzer tanımı ortaokulda benim tarih hocam yapmıştı, ogün bugündür bu tanım aklımdadır; "Kadın ve erkek birbirini tamamlayan iki unsurdur" eşit olup olmamaya böyle bakmak gerekir.

çünkü işe mataryalist bile baksak, birbirine uygun girinti ve çıkıntıları olan 2 küp veya prizma tıpkı bir yapboz gibi birbirine geçerek biribirini tamamlar, fakat buna karşın birbiriyle eşit boyutta eşit düzlükte iki küp, prizma veya her neyse birbirine geçirmeye kalksak, geçmez, bıraksak yere düşer.

Onun için her zaman bi ortayolu bulmak, bir notak üzerinde uzlaşabilmek, ölçülü olmak lazımdır.

Mesela kadınların yaradılışına uygun bazı meslekler vardır, bunlar eşlerin aralarında anlaşabilecekleri uygun düzenlemelerle, kadının Annelik ve eşine karşı görevlerini aksatmayacak şekilde düzenlenebilir.

Nedir bu meslekler? Kadın doğum uzmanı, Öğretmenlik, Hemşirelik, Doktorluk, kadın terziliği, kuaförlük gibi...

Bunun dışında eğer Eşinin çalışması, Erkek için sorun oluyorsa, bunlar tartışmalarına vs yol açıyorsa ya da aralarında anlaşıp çözebiliyorlarsa, Erkeğin imkanı varsa gelir düzeyi iyiyse eşi ve çocuklarının geleceği için bi banka hesabı açarak ya da bir sigorta şirketiyle anlaşarak düzenli para yatırarak bu durumu çözebilirler, böylece her iki tarafında istediği sonuç elde edilmiş olur.

Selam ve dua ile.

08.11.2007 - Cglr

hangi ayette ya da hadiste yazıyor kadın çalışmasın diye?

Burdaki kendine dindar diyen insanların yazılarını görünce sayenizde dinden soğudum.Müslüman sizler gibi olmalıysa aman aman benden uzak olsun.Hangi ayette diyor kadın çalışması haramdır ya da hadiste var kadın çalışamaz diye?Ayrıca bir insanı dinden soğumasına vesile olmakta günah mıdır merak ettim şimdi .Burdaki yazıları okuyunca bence başörtüsü yasağı çok yerinde bir yasak nasılsa sizler kadınların,kızların okumasına çalışmasına karşsınız.hiç hiç kaldırılmasın bence.Taş atılmayan köpek havlamazmış p.Hem size ne yahu isteyen çalışır isteyen çalışmaz.İnsanların kişisel tercihlerine saygı duyulmalı dini ne olursa olsun.Ne mutlu o kişiye ki kendi ayıplarından başkalarının ayıbını görmeye.Başkasını düzeltmek istiyorsan önce kendini düzelt.

06.07.2007 - melihist

Senin kalbin zaten tş

Senin kalbin zaten tş kesilmiş tıpkı senin gibi

Ya göründüğün gibi ol Yada olduğun gibi görün
Hz MeVLANA

08.11.2007 - keceemre

PEYGAMBER DÖNEMİNDE ÇALIŞAN KADINLARA ÖRNEK!

kadının çalışmasına karşı olanlar alın size delil !
yeni
melihist tarafından Cum, 2007-07-06 05:06 tarihinde gönderildi.
Mehmet Dikmen beyfendinin İslamda kadın hakları isimli kitabında sayfa 218-219 da aynen şu ifadeler yer almaktadır,'Resullulah Efendimizin hanımlarından Zeyneb binti cahş deri işleme ve deri dikme işlerinde mahirdi.(ustaydı).Ve bu sanatın tamanını Allah yolunda harcardı.Allah resulu onun bu çalışmasına engel olmamıştır.(İbn-i Sad 8,103-108).
Bunlardan başka Hazreti peygamber devrinde kadınları ilgilendiren mesleklerle iştigal eden kadınlarada rastlamaktayız.Bu meydanda kızları sünnet eden sünnetçi,gelinleri gerdeğe hazırlayan kadın berberi,DOĞUMLARA YARDIMCI OLAN EBE,bayram düğünlerde def çalıp şarkı söyleyen kadın mugayyinler söylenebilir.kaynak mehmet dikmen hocanın islamda kadın hakları isimli kitabı sayfa 219 paragraf 5.ibrahim canan terbiye 351.bu kaynakları buldukça yazmaya devam edecem. yine aynı kitabın 218 safihesinde kadınların çalışması hususunda şu ifadeler yer almaktadır ,
Kadınların aile geçimlerine katkı sağlamak veya hayır hasenetta bulunmak düşüncesiyle eve kazanç getirici çalışmalarda bulunabiliceğini gösteren şu rivayet manidardır.
Abdullah bin mesud'un hanımı Raita hatun el sanatlarında mahir bir kadındı.Kazandığını ailesine harcardı.Raita hatun anlatıyor ,
'Eşim ibn-i mesuda dedim ki sen ve çocuğun beni allah yolunda sadaka vermekten alıkoyuyorsunuz .Hem size harcamaya,hem de herhangi bir tasaddukta bulunmaya gücüm yetmiyor.Ben sadaka vermek istiyorum ne yapayım?
Abdullah ,'bu harcamada seninde bir ecrin var mı yok mu bilemiliyorum?Dedi.
Ben de gidip ey Allah'ın resulu ,ben sanatkar bir kadınım.Bir şeyler yapıp satıyorum .Kazandığımı kocam ve çocuğum için harcıyorum.bunları harcamak beni sadaka vermekten alıkoyuyor .Hayır yapmaya imkanım kalmıyor.Acaba ailem için harcadıklarımdan dolayı bana bir ecir ve mükafat var mı diye sordum?ki bunu soran bayan bir sahabe dikkatinizi çekerim!
bunun üzerine Resulullah ,'EVET ONLAR İÇİN HARCAMAYA DEVAM ET.ZİRA ONLAR İÇİN NE HARCARSAN SANA ECİR VE SEVAP VARDIR.dedi.Heysemi ,ibn-ül esir.
Hz Ömer 'de ,Hz Peygamberin vermiş olduğu görevde ŞİFA HATUNU bulundurmaya devam etmiştir.DEMEK BU HANIM SAHABE TİCARİ İHTLAFLAR ÜZERİNDE OTORİTE SAHİBİYDİ.kaynak bakınız.İslam peygamberi,II.İbni hanbel VI.372,İbn-i hacer ,el isabe kadınlar bölümü no 618.
burda çok güzel örnek vermişler Allah onlardan razı olsun.KAdınlarında çalışabileceğine dair.işte kadınların çalışmasına dinen karşı olanlara kaynağı ile sahebe kadınları ile peygamber hanımı ile güzel bir örnek.
Ne mutlu o kimseyeki gözleri kendi ayıbından,kusurundan başka kimseyi görmeye ,başkasını düzeltmek istiyorsan önce kendini düzelt.Hz. ömer.

06.07.2007 - melihist

Çalışmanın kadına zararı

Sevgi kâinatın en mühim unsurudur. Bir canlı için gıda ne ise sevgi de odur. Bu bütün yaratılan varlıklar için de caridir.
Daha yaşını idrak etmemiş çocuklar dahi sevgiyi anlamaktadır. “7 aylık olarak doğan çocuklar, çocuk kliniklerinde prematüre servisinde özel kafeslerde beslenir ve yetiştirilirler. Bunda çocuğun yanına kimse yaklaştırılmaz. Fakat zaman zaman anneye has maske ve elbise giydirilerek görüşme imkânı verilebilir. Çocuk sevdirilmediği takdirde büyümez.” Çocuk için sevgi çok mühim olduğuna göre ona çok vakit ayırmak gerekmektedir. Hâlbuki bugünkü çalışma hayatı çocukları bundan mahrum etmektedir.
Yapılan son tetkiklere göre; 3 yaşına kadar olan çocukların anneleri ister çalışsın isterse çalışmasın çocuktan ayrılırsa sevgi açlığından ötürü çocuk “hospitalizasyon sendromu’ denen bir ruh hastalığına yakalandığı görülmektedir.
Garplı düşünürler bu mevzuda hemen hemen hemfikir gibidirler. Sosyolog Bassard annenin çalışması ile ilgili eserinde; “Çalışan annelerin yorgun, sabırsız, çabuk kızan; çocukları ile yeterince alakadar olamayan ve çocuğun bakımı ile ilgili işleri yapamayan, ona toplum içinde hususi kabul gören davranış biçimlerini öğretemeyen; çocuğun okul tecrübelerini paylaşamayan kişiler olduklarını, hatta çocuklar kendileriyle ilgilenilmediği hissiyle yalnız, başıboş, kontrolsüz bir durumda bulunduklarını ileri sürmüştür.
“Kadınların çalışma hayatına başlaması çocuk ölümleri nispetinin yükselmesi, gençlik suçlarının artması gibi ban hadiselerle alakalı bulunmuştur.
“Annelerin çalışması pek hoş karşılanmıyor, hele çocuk yaşının küçük çalışma sebebi maddi ve ihtiyaç dışı olduğu zaman daha da menfi görülmektedir.”
Eyde’a göre, “Çalışma arzusu ağır basan kadınlarda maskülen (erkeğe ait) değerlerin hakimiyeti vardır.
Yudkin ve Holme; “Kadının tabii olarak bulunacağı yerin çocuk, mutfak, ibadet mahalli” olduğunu söyler;
Yarrow, “Çalışan annelerin çocuk yetiştirme rolünde çalışmayanlara nispetle daha güvensiz olduklarını belirtmektedir
Roovman, (1956) çalışanların çocuklarını daha anti sosyal, içe dönük; daha güvensiz olarak ifade etmektedir.
Hoffman, Çalışan annelerin çocuklarında muvaffakiyet nispetini çalışmayan annelerin çocuklarından daha düşük bulmuştur.
Essig ve Morgan, çalışanların kız çocuklarında, Dovvan, Dits, Cambier ve Brown ise erkek çocuklarında uyumsuzluk tespit etmiştir.
ABD Kadın Hakları teşkilatı: “Biz şimdiye kadar yanılmışız. Kadın erkek eşitliği diye bir durum olamaz; kadının en iyi yeri çocuğunun yanı çocuğunun yeri de evdir.”
Ve yine hekimlik açısından gebeliğin 5. ayından sonra çalışmanın karnındaki çocuğa zararlı olduğu da tespit edilmiştir.
Bir siyasi, bir memure kadının ağrısı tuttuğunda vazifesinden 2 ay müddetle ayrılması ve 2 saatte bir emzirilişi, iş randımanına menfi yönde tesir edeceğini belirtir. Şayet kadın çocuğunu emzirmeyip başka kişilerin eline teslim ederek çalışmaya devam etse o zaman da çocukta gelişme bozukluğu meydana gelecektir. “Mütehassıslara göre, çocuk en az 9 ay emzirilmelidir; sütte lizzozim denen beyin geliştirici; antikor denen çocuğu mikrobik hastalıklardan koruyucu madde vardır; ayrıca emzirmeyen kadınlarda meme kanserinin çok fazla görülmesi de bilinen gerçeklerdendir.” Ve yine yapılan bir tetkike göre; “Kadın işçilerin % 50 sinde dismenore (ağrılı ve bozuk adet), evliler de ise % 46,6 düşük görülmüştür. Ayrıca kadınların erkeklerden daha sık hasta oldukları da tespit edilmiştir”(l0) ABD de son 30 yılın morbidite incelemelerinde ise, kadınların bilinen nisai şikâyetler dışında, üst solunum yolu, sindirim sistemi hastalıklarına yakalandıkları görülmüştür. Bu ise kadının işgücüne tesir etmektedir.
Keza kadınlarda adet görmeme; aşırı adet, adet bozuklukları ve kasık ağrısı gibi şeyler de beklenmedik iş günü kayıplarına yol açmaktadır.
Sanayide çalışan kadınlar Volkoraya göre kimyevi maddeler, vibrasyon gibi bazı üretim faktörlerine karşı daha duyarlı olmaktadır, benzol ve ondan elde edilen şeyler, kükürt, hidroksit, klorpen gibi maddelerle ilişiğe geçen kadınlarda gebelik toksemilerinin ve kan kaybı olaylarının arttığı ifade edilmektedir, zararlı maddeler, üretiminde çalışan kadınların çocuklarında anormallik olduğuna dair neticelere dikkat çekilmektedir.
Bütün bunlardan sonra Prof. Milis, kadınların iş ve meslek sahibi olmalarının çalışma hayatında mesul, idareci mevkilerine gelmelerinin sıhhatlerine evlilik hayatlarına ve doğurganlıklarına menfi yönde tesir ettiğini söylemektedir.
Heymans’a göre, kadında günü gününe uymazlık, değişme ihtiyacı, mantık yetersizliği, ani hareketler, içtenlik, sabır ve tutum var. Bu ise, kadının içtimai hayatta önemli mevkii almasına müsait değildir.
Hergt ve Shanon ve Zapolean araştırmasına göre; seçkin mevki kazananların çoğu bekâr, evlenenler ise çocuk yapmamaktadır. Ergenlik çağının son yıllarında kızlar arasında rekabet pek fazladır. Bu, bir koca bulma hususunda kendini daha çok gösterme arzusundan ileri gelmektedir. Kızlar bir meslekten ziyade arzularının gerçekleşmesini evlilikte beklemektedir.
Ginzberg (1951) “Çocukların meslek oyunu olarak erkekler kovboy, itfaiyeci, polis vs. kız çocuklar annelik ve öğretmenlik oyunları oynuyor.” diyerek, kadının daha çocukluk devresinde kendi fıtratına eğildiğini ifade eder.
Dr. Alexis Carrel “Kadınlar kabiliyetlerini kendi tabiatları istikametlerinde geliştirmeli, erkekleri taklit etmeye kalkmamalıdırlar” demektedir.
1870 de Madam Martın ve diğer kadınlar hükümet kurma için isyan etti. Madam Martın 1872 de Cumhurbaşkanı oldu. Kısa zaman sonra diğer kadınlar madam Martin’i terk etti ve hükümet iptal edildi.
Kadının analık arzusu daha küçük yaşta ana çizgileriyle gözükür. Simmond de Beauvoir (Kadın Bu Meçhul) adlı eserinde, “Kadın ana olmak ister. Küçük kız çocuğun oyuncağı bebektir. Ergen kız küçük kardeşlerine anne gibi davranır. Küçük kız çocuğu, süt çocuğunu kucağına alıp bakmak, yıkamak, giydirilmesine yardım etmek ister.”
Kız çocuğu duygulu hülyalardan zevk alır, güzel masallardan hoşlanır. Erkek çocuğu makine icatları, savaş aletleri tasarlar, savaşta bulunmayı, güçlü olmayı hayal eder.
Demek ki, kadının evde olması daha küçük yaştan beri ruhuna uygun pozisyondur. Kadında adet öncesi premenstrüel gerginlik denen sinirlilik baş ağrıları şikâyetleri olur. Bu bir haftaya kadar varabilir. Böyle bir kadının idareci, hüküm verme makamında olduğunu düşününüz. Ne kadar yanlış hüküm verme ihtimali vardır. Kadın tamamen adetten kesilince yani menopoz girince ateş basması, terleme, çarpıntı, sinirlilik gibi belirtiler olur. Bu belirtilerin olduğu yaş, kadının müdire veya idareci gibi bir pozisyona gireceği yaş dönemine uyar. Düşününüz bu dahi ne kadar aksaklıklara yol açacaktır.
Kadının psikolojisi de içtimai hayatta çalışmamasını gerektirir. Çünkü kadın hissi bir varlıktır. Hissi olanın idari işlerde başarılı olması düşünülemez. Kadında his ve duygu, erkekte düşünce ve idare hâkimdir.
Kadın heyecanlı ve hissi varlıktır, onun için erkek muhakeme ile temayüz ederken kadın ise heyecanıyla yaşar.
Dr. C.S Ongan eserinde “Fikirler kadınların dimağına değil kalbine işler ve onlar muhakemeden çok duygu ile hareket ederler” demektedir.
“Erkek dışa dönük, faal dış dünyayı ele geçirmek ister. Düşüncesi iyi gelişmiş kadın ise içe dönük ve duygu yönü ağır basmaktadır.” demektedir. Bir kadını kötüleyen, hangi meziyete sahip olursa olsun kadın nazarında iğrenç bir mahlûktur, onu affetmez. Onu metheden kim olursa kadınca azizdir. Kadında his hayatı hakimdir. Tenkit kabul etmez; inatçılığı ve muhatabı dinlememek zaafı buradan gelir. Kendi nefsine itimat ve tarafgirlik kadını hoş görmeden uzaklaştırır.
His hayatı hâkim olan hanımın yeri evi olmalıdır. Çünkü his hayatı çocuğun gelişmesi bakımından mühim bir amildir.
Çocuğun ihtiyacı olan anne sevgisinin tatmini, mükemmel yetiştirilmesiyle istikbali göz önüne alınarak İngiltere’de doğum sonrası kadınların büyük bir ekseriyeti iş hayatına veda etmekte, iki veya üç çocuğu olan kadınlardan ise hemen hemen çalışanını göstermek mümkün görülmemektedir.
Dr. Polat Has

06.07.2007 - tahkik

BEN KİMSE BAŞINI AÇSIN DEMEDİM!

BEN HİÇ KİMSE BAŞINI AÇSIN DEMEDİM.İNSAN BAŞINI AÇMADAN DA KURAN KURSUNDA CEMAAT OKULLARINDA VS GÜNAHA GİRMEDEN ÇALIŞABİLİR.BEN BİLİNÇLİ BAŞ KAPATMAYI KASTETTİM İLK YAZIMI DİKKATLI OKURSANIZ.!ALLAH'A HAVALE EDİYORUM.!HASBİNALLAH VE Nİ'MEL VEKİL.
"Sen elbette öleceksin, onlar da elbette öleceklerdir.Sonra siz muhakkak kıyamet gününde Rabbinizin huzurunda birbirinizden davacı olacaksınız.!"

zümer süresi 30-31

Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.O inkârcılar seni gördükleri zaman, seni alaya alıyorlar ve "İlâhlarınızı diline dolayan bu mudur?" diyorlar. Halbuki onlar Rahmân'ın kitabını inkâr ediyorlar. İnsan aceleci olarak yaratılmıştır. Size yakında (azaba dair) alametlerimi göstereceğim. Şimdi siz acele etmeyin.

enbiya süresi 35-36
SİZİ YÜCE ALLAH'A HAVALE EDİYORUM ALLAH BİLDİĞİ GİBİ YAPSIN.AMİN.

ALLAH NEYİ NE NİYETLE SÖYLEDİĞİMİ BİLİYOR.!SİZİN BENİM HAKKIMDA NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜZDE HİÇ UMRUMDA DEĞİL DEDİM YA NE DÜŞÜNÜRSENİZ ALLAH BİN MİSLİNİ KARŞINIZA ÇIKARSIN AMİN.!ALLAH BENİ BİLİYOR YA SİZ BİLMESENİZ DE OLUR.
AYRICA BAŞ KAPATMAK EVET ALLAH'IN EMRİ ÖNEMLİ OLAN BAŞ KAPATMAK DEĞİL BİLİNÇLİ BAŞ KAPATMAKTIR.YAKŞIYOR DİYE ANNE BABA İSTEDİ DİYE DEĞİL ALLAH RIZASI İÇİN KAPATMAKTIR.BAŞINI KAPATIPDA DARACIK GİYİP VUCUT HATLARI BELLİ OLAN,BAŞINI KAPATIP,PARKLARDA ÖPÜŞÜNLER ,ERKEK ARKDAŞLARI İLE NİKAHSIZ BİRLİKTE OLANLAR,BAŞINI KAPATIP KIVIRTA KIVIRTA GEZENLER,ONUN BUNUN DEDİKODUSUNU YAPANLARDA VAR!HAKKIYLA BİLİNÇLİ ÖRTÜNMEKTİR DEDİM.
.SİZİN SON NEFESTE İMANLI OLMANIZA GARANTİNİZ VAR GALİBA!SİZİN BAŞI AÇIK DİYE KÜÇÜMSEDİĞİNİZ İNSAN BİR GÜN GELİR HİDAYETE EREBİLİR.!SİZİN BAŞI KAPALI DİNDAR DEDİĞİNİZ İNSANDA MAZALLAH BAŞINI AÇABİLİR.YADA İMANSIZ ÖLEBİLİR.
BİR SAVAŞTA BİR SAHABE BAŞKA BİR İNSANI ÖLDÜRMÜŞ.PEYGAMBER S.A.V "NEDEN ÖLDÜRDÜN?" DİYE SORDUKLARINDA SAHABE "KALBİ İLE DİYORDU DİLİ İLE DEMİYORDU "DİYİNCE BUNUN ÜZERİNE RESULLULAH S.A.V "KALBİNİ AÇIP BAKTIN MI ?"BUYURMUŞLAR. SİZLER DE BENİM KALBİMİ AÇIP BAKTINIZDA MI KONUŞUYORSUNUZ.EVET KALBİMİ NİYETİMİ ALLAH BİLİYOR.ALLAH BANA YETER O NE GÜZEL VEKİLDİR.

AYRICA BEN HİÇ BİR YAZIMDA KADININ BAŞ AÇMASINDAN ,KADINLAR ÖRTÜLERİNİ ÇIKARTISINLAR DİYE ASLA VE KAT'A BÖYLE BİR ŞEY YAZMADIM.SADECE ÖRTÜ İMANIN ALAMETİ DEĞİLDİR.ZİRA SIRF YAKIŞIYOR DİYE ÖRTEN Bİ NAMAZ KIZLARDA VAR..!KADINLAR BAŞLARINI AÇMADAN CEMAAAT OKULLARI VAR YA DA CEMAATLER İNSAN ORALARDA BAŞINI AÇMADAN ÇALIŞABİLİR.
SON OLARAK SİZİ ALLAH'IN ADELETİNE HAVALE EDİYORUM VE KUL HAKKIM GEÇMİŞSE ALLAH HUZURUNDA HARAM EDİYORUM.ŞAHİT OL YA RAB!
DİN ALLAH İLE KUL ARASINDADIR SİZLER İNSANLARI YARGILAYAMAZSINIZ.İMANIN KİMDE OLDUĞUNU ALLAH BİLİR.İMAN ALLAH İÇİNDİR.BENİM İÇİM GAYET RAHAT.ÇÜNKÜ BEN ASLA BAŞ AÇIP HARAMA GİRSİNLER DEMEDİM.CEMAAT OKULLARINDA ,ANAOKULLARINDA,KURAN KURSLARINDA BAYANLAR BAŞ AÇMADANDA ÇALIŞABİLİRLER!
KİM BENİM HAKKIMDA NE DÜŞÜNÜRSE YAZDIKLARIMI NASIL ALGILARSA YÜCE RABBİMDE O KULUNUN KARŞINA ÇIKARTSIN AMİN.
ÖRTÜ YALNIZ ALLAH İÇİNDİR.ÖNEMLİ OLAN HAKKINI VEREREK KAPATMAKTIR!BAŞINI SIRF YAKŞIYOR DİYE KAPATIYORSA BEN NE ANLADIM O ÖRTÜDEN.BENİM BİR KIZ ARKADAŞIM VARDI.BİZZAT KENDİ DEMİŞTİ "BEN ÖRTÜYÜ SIRF BENİ GÜZEL GÖSTERİYOR DİYE TAKIYORUM "DİYE.ŞİMDİ BURDA HANGİ İMANDAN BAHSEDERSİNİZ!BAŞ KAPATIP ONUN BUNUN GİYTEBİTİNİ YAPIYORSA,ERKEK ARKADAŞI İLE ZİNA EDİYORSA BEN NE ANLADIM O BAŞÖRTÜSÜNDEN!BEN KİMSE BAŞINI AÇIP ÇALIŞSIN DEMEDİM HADİ BULUP GÖSTERİN NERDE DEMİŞİM BAŞINI AÇSINLAR DİYE SADECE BİLİNÇLİ KAPATSINLAR DEDİM.!BEN SADECE KADININDA HELAL ÇERCEVEDE ÇALIŞABİLİCEĞİNİ,BAŞ KAPATMANIN İMANIN PARÇACI OLMADIĞINI ANCAK BAŞINI KAPATANLARIN BİLİNÇLİ KAPATMASI GEREKTİĞİNİ VURGULADIM.İNSANLARIN İMANLARINI YARGILAYCAK TEK MERCİ YÜCE ALLAH'TIR.BEN ŞAHSIM ADINA ALLAH'IN KULLARINI BAŞI AÇIK GÜNAHKAR ,BAŞI KAPALI İMANLI DİYE AYIRT ETMEYİ DOĞRU BULMUYORUM.çÜNKÜ O BAŞ AÇIK GÜNAHKAR DİYE KÜÇÜMSENEN BİR KADIN ,YA DA GÜNAHKAR DİYE KÜÇÜMSENEN BİR KADIN BİR GÜN TEVBE EDİP HİDAYETE EREBİLİR.BAŞI KAPALI BİR BAYANDA BAŞI KAPALI OLAMASINA KARŞIN NİCE GÜNAHLARA DALIP SON NEFESTE İMANSIZ ÖLEBİLİR.DİN ALLAH İÇİNDİR.BAŞ ÖRTÜSÜ DE ALLAH İÇİN OLMALIDIR.VE DE KADIN MEŞRU ÇERCEVEDE CEMAAT OKULLARINDA KURAN KURSLARINDA ÖZEL DİNDAR KURULUŞLARDA HARAMA GİRMEDEN DE ÇALIŞABİLİR.
12-26-2006, 01:30 PM
"Gel, gel...
Yine gel.
Kafir, mecusi, putperest olsan da yine gel...
Bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değildir.
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...
"Hz MeVLaNA R.a
SİZLER İSLAMI BAŞI ÖRTÜLÜ İMANI BÜTÜN BAŞI AÇIK GÜNAHKAR AYRIMI YAPARAK MI İNSANLARA BARIŞ SEVGİ OLAN İSLAM DİNİNİ SEVDİRİCEKSİNİZ?BÖYLE AYRIMCILIK YAPARAK MI İNSANLARI ALLAH'IN KADIN KULLARINI BAŞI ÖRTÜLÜ TAMAM DİNDAR -BAŞI AÇIK FASIK DİYE DİNEN YARGILAYIP AYIRARAK MI İSLAM DİNİNE İNSANLARI KAZANICAKSINIZ?HERHALDE BAŞI AÇIK VE BAŞI ÖRTÜLÜ BAYANLARIN İMANINI KALPLERİNİ AÇIP BAKTINIZ DA YA DA ERDİNİZ DE GÖRÜYORSUNUZ.YÜCE ALLAH CC KULLARINI BAŞI AÇIK ÇALIŞIYOR FASIK BAŞI KAPALI ÇALIŞMIYOR DİNİ BÜTÜN DİYE AYRIMCILIK YAPANLARI ,ALLAH'IN DEĞERLENDİRMESİ GEREKEN KULLARINI KENDİLERİ DEĞERLENDİRENLERİ BİLDİĞİ GİBİ YAPSIN AMİN.

05.07.2007 - unina

Evin dışında ne yapmak istiyorlar acaba?

SELAMUN ALEYKÜM . Hakikaten bu yazıda eğer aynen nakledilmiş ise(ki öyle oluğu kanaatindeyim) kanal 7 deki bir programda kadının birinin "Biz Gazali'nin anlattığı kadınlar değiliz! Müslüman kadın artık evin dışına çıkmak istiyor!" demesi hakikaten takdire şayan . Yahu ne yapacak acaba bu kadınlar dışarıda . Yani sanki günümüz kadını kollarından zincirlimi yahu . En dışarı çıkmıyorum diyen kadın bile en az haftada bir iki kez çıkar dışarı . Ayrıca dışarısı olmuş bir yozlaşmışlık bir hayasızlık silsilesi . Hakkınızı helal ediniz . Zamanın alimleri bile eskiler için hep "çarşı pazar da işinizi bitirip eve dönünüz" şeklinde özetle bir sürü haklı tavsiyelerde bulunmuşlardır(nitekim şeytanın mutfağıdır umuma açık yerler) . Bu kadın içinde aynı erkek içinde . Ben çarşı pazarda dolaşmaktan dolayı açıkçası pek haz etmiyorum . Hiç bir şey olmasa insanların asık ,üzgün kararsız bakışlarını görmek içimi yakıyor .



"Her canlı bir gün ölümü tadacaktır!"

05.07.2007 - hanova

yukarıdaki makaleye dair şahsi yorumum.

Öncelikle yukarıdaki makale'de yer alan hanımefendinin söylediği ,"Biz gazali'nin anlattığı kadınlar değiliz" kısmına asla katılmadığımı,imam GAzali Rahmetullahu aleyh'in bahsettiği hanımlardan olmaktan şeref duyarım.
Hz Muhammed Sallahü aleyhi vessellem vefat ettikten sonra erkek sahabeler mübarek hanımı hz Aişe Radyüllahü anha gidip bilmediklerini danışmışlardır.Ayrıca " sizlerin de çok iyi bildiği üzere Kuran-ı kerimde "Mücadele" suresi vardır ve manası tartışan kadın demektir.Bir bayanın Sallahü aleyhi vessellemle tartışması üzerine bu adı almıştır.İkincisi ve da hutbesinde Peygamberimiz sallahü vessellem erkek sahabelere" sizlerin kadınlarınız üzerinde hakları olduğu gibi KADINLARINIZINDA SİZLERİN ÜZERİNDE HAKLARI VARDIR" BUYURMUŞLARDIR.
Kuranı Kerimde " Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu"buyurmaktadır Cenabı hak.Ve Allah'tan ancak hakkıyla bilenler korkar.
Müslüman kadınların okumasına çalışmasına karşı olanlara hitap ediyorum" SİZLER MADEM KADININ ÇALIŞMASINA KARŞISINIZ O ZAMAN BİR KADIN HASTALIĞINA YAKALANDIĞINIZ ZAMAN NEDEN ÇALIŞAN BAYAN DOKTORLARI TERCİH EDİYORSUNUZ!ÇALIŞAN KADINLARA KARŞIYSANIZ O ZAMAN KADIN DOKTOR TERCİH ETMEYİN ERKEK DOKTORA GİTSENİZE!!
MADEM ÇALIŞAN KADINA KARŞISINIZ O ZAMAN KIZ ÇOCUKLARINIZI KURAN KURSUNDA BAYAN HOCALARA GÖNDERMEYİN.ÇÜNKÜ O BAYAN HOCALARDDA ÇALIŞAN BİR BAYAN SONUÇTA!
SİZLERİN GARANTİSİ VAR GALİBA EŞLERİNİZLE ÖLÜNCEYE DEK EVLİ KALACAĞINIZA DAİR YA DA EŞLERİNİZİN SİZİ ASLA BOŞAMAYCAĞINA DAİR.
HAYATTA HİÇ BİR ŞEYİN GARANTİSİ YOKTUR.BİR BAYANIN EŞİ ÖLMÜŞSE,HİÇ BİR YAKINIDA HAYATTA DEĞİLSE SOSYAL GÜVENCESİ DE YOKSA KİM BAKACAK O HANIMA!BİR DE ÇOCUKLARI DA VARSA.TOPLUMDA KAÇ TANE EŞİ TARAFINDAN SOKAĞA ATILMIŞ KADIN VAR!KAÇ TANE DUL KADIN VAR!HELE BİR DE EŞİ ÖLMŞ ANCAK EŞİNİN HAYATTA İKEN SOSYAL GÜVENCESİ MAAŞI YOKSA O KADIN NE YAPSIN!
EVET SİZLER KADINLARIN ÇALIŞMASINA KARŞI OLANLAR OKUMAYIN,ÇALIŞMAYIN SOL GÖRÜŞLÜ YA DA ATEİST BAYANLAR OKUYUP ÇALIŞSINLAR VE TOPLUMDA SÖZ SAHİBİ OLSUNLAR YÜKSEK MAKAMLARA GELSİNLER SONRA DA SİZLERE BAŞ ÖRTÜSÜ YASAĞI KOYSUNLAR!SİZ OKUMAYIN ,ÇALIŞMAYIN O SOL GÖRÜŞLÜ ATEİST HANIMEFENDİLER OKSUNLAR SİZLERİ GÖRDÜKLERİ HER YERDE AŞAĞILASINLAR,KÜÇÜMSESİNLER.SİZ OKUMAYIN,ÇALIŞAN KADINLARA KARŞI ÇIKIN OKULDA ÇOCUKLARINIZA SOL GÖRÜŞLÜ YA DA ATEİST KADINLAR ÇOCUKLARINIZA EĞİTİM VERSİN.ERKEKLERİNİZ OKUSUN SİZ OKUMAYIN.ERKEKLER SİZİN ADINIZA ARASIN BAŞÖRÜTÜNÜZLE İLGİLİ HAKLARINIZI !
İSLAMIN 5 İMANIN 6 ŞARTI VARDIR.BAŞÖRTÜSÜ NE İSLAMIN NE DE İMANIN ŞARTLARI ARASINDA YOKTUR ANCAK KURANI KERİMDE NUR SURESİ 31. AYETİ KERİMESİNDE GEÇMEKTEDİR.BAŞ AÇMAKLA DİNDEN ÇIKILMAZ!ANCAK GÜNAHKAR OLUNUR.HER BAŞI KAPALIDA DİNİ BÜTÜN DEMEK DEĞİLDİR.SIRF KENDİNE YAKIŞTIĞI İÇİN BAŞÖRTÜSÜ TAKAN,BAŞINI KAPATIP DARACIK GİYİP BÜTÜN UVUZLARI BELLİ OLAN,BAŞINI KAPATIP PARKLARDA BAHÇELERDE ÖPÜŞEN,KIVIRTA KIVIRTA GEZEN ,ONUN BUNUN GIYBEDİNİ EDEN ,NİCE KAPALILAIRDA VAR!!öNEMLİ OLAN BAŞ KAPATMAK DEĞİL NEDEN NİÇİN KİM İÇİN BAŞ KAPATTIĞINI BİLEREK BİLİNÇLİ ÖRTÜNMEKTİR.VE DE EŞİ ANNE BABASI İÇİN DEĞİL YALNIZ ALLAH İSTEDİ DİYE ÖRTÜNMEKTİR...
AYRICA KIZ ÇOCUKLARINA VE ERKEK ÇOCUKLARINA DA İLK EĞİTİMLERİNİ VEREN ANNELERDİR.TOPLUMDA SAĞLIKLI BİRYELERİN YETİŞMESİNE VESİLE OLANLARDA ANNELERDİR.BİR ANNE HER KONUDA NE KADAR EĞİTİMLİ İSE ÇOCUGUNA O KADAR GÜZEL ÖRNEK OLUP,O KADAR DOĞRU EĞİTİM VEREBİLİR.
AYRICA GÜNÜMÜZDE DİNDAR ERKEKELERİN ÇOĞUDA ÖZELLİKLE İKİ ÖZELLİĞE BAKIYOR "BİRİNCİSİ ÇALIŞAN KADINLARI TERCİH EDİYORLAR,İKİNCİSİ DE İLLA GÜZEL OLSUN ".BİZLERİ YETİRŞTİREN HOCAMIZ BİLE DERDİ Kİ ,"DİNDAR ERKEKLER DİNDEN ZİYADE KARIM GÜZEL OLSUNDA ,ÇALIŞAN OLSUNDA .."
HZ ÖMER RADYULLAHU ANH ZAMANINDA BİR ADAM KARISINI ŞİKAYET ETMEK ÜZERE GİDER.SONRA GERİ DÖNDÜĞÜNÜ GÖRÜNCE HZ ÖMER RADYULLAHU ANH NEDENİ SORAR ADAM DER Kİ ,"YA HZ ÖMER R.A BEN KARIMIZ ŞİKATE GELMİŞTİM ANCAK SİZİN HANIMIZIN SİZE KONUŞMASINI VE SİZİNDE ONUN KARŞISINDA SUSMANIZI GÖRÜNCE VAZGEÇTİM" DEMİŞTİR.

04.07.2007 - unina

Ah şu gelecek endişesi

Herkesin dilinde şu kelime var gelecek, gelecek terennümü,Ah şu insanlardaki gelecek kaygısı, hayatını garanti altına alma endişesi,sanki hayat sadece dünyadan ibaretmiş gibi bütün vaktini himmetini ona sarfetme meşaketi,bin senelik mesudane yaşansa bile cennetin 1 saatine denk gelmeyen bir hayat için omuzlara akıllara kalplere yüklenen kaldırılamayacak yükler zahmeti.verilen tavizler,endişeler hasareti.gelmeyen günlerin endişesini çekme düşüncesi.halbuki beklenen gelecek gelmeyebilir.Hayatın en mühim gayesi gördükleri öğretmen,hemşire doktor memur amir , çocuk sahibi olduğu gün ölen insanların da hedefleri amaçları gayeleri vardı ama her saniye hesaba katılması gereken ecelin gizli olduğu gerçeği bütün hedefleri darmaadağın etti.öyle yaşayın ki ki şu dünyadan aziz çıkın.bu dünyada tavizlerle paşa öteki alemde geda olmayın.neden gelecek olarak bir mümin erkekle evlenme garanti olarak görülmüyorda iş, mevki, para vb gibi şeyler geleceğin garantisi olarak görülüyor.bir elma kurdunu elmanın içinde besleten,bir çocuğu anne kucağında besleten,balıkları su içinde besleyip semizleten,ağaçın rızkını ayağına getiren en aciz ve zaif olan canlıları en güzel bir şekilde besleyen allah karşı bir tevekkül teslimiyeti yok.neden mümin bir müslüman erkeğe itimat edilip hayatını onun yanında garanti altinda olur endişesi taşınmıyor.yarın yaşayacağınızı,yarın ne kazanacağınızı ve daha ötesinde imanınızın kavviliğini,cenneti ,rızayı ilahiyi garanti altına aldınızmı ki hayatınızı garanti altına almak için taviz vermeyi savunuyorsunuz.daha evlenmeden çocuk sahibi olmadan o günlerin endişeleri yaşıyorsunuz.sabrınızı sağa sola dağıtıyorsunuz.allah hiç kimseye gelmeyen günlerden mesul tutmuyor ki yarının endişesi ve tasasını çekiyorsunuz.eğer yapılan bütün işlerde ve hedeflerde hakiki manada allahın rızası gözetilmiyorsa o işlerin hiçbir kıymeti yoktur allah katında.amaç sadece nefsin rahatlığından ibarettir.güzel süslü konforlu evler,arabalar kariyerler makamlar zevkine göre para harcama emellerinden ibarettir.unutmayın zerreden şemse bütün mevcudatın rızkını unutmayıp gönderen allah halifei ruyi zemin olarak nitelendirdiği ve esmai ilahiyesine bir ayine yapıp kendine muhattap ittihaz ettiği insanan da rızkını gönderir.yeterki onu rızkında ittiham etmeyin.Yapılan araştırmaya göre çalışan kadınların ancak %22 sinin eskisi gibi dinine bağlı kalıyormuş..Acaba%78 ine neler oluyor bir düşünelim.elmas hazineleri hükmündeki ahiret hayatını cam parçacıkları hükmünde olan dünyaya değişmeyin.unutmayın dünyada en çok bela musibet ve sefalete maruz kalanlar peygamberler ve allah dostları olmuştur.düşünün ama islamın geleceğini, ebedi hayatınızı,allahın dinini nasıl yüceltebilirim,bir komşuma akraba islamı nasıl anlatabilirim.sevdiklerimi ebedi helaketten nasıl kurtarabilirim.kaygısını düşünün.M.KAKÇA

05.07.2007 - tahkik

Bize lazım olan iman doktoru olacak bayanlardır

Okul iş için hizmet için baş açmaya zorlanan ama kendisi medrese ilmi almak isteyen akrabam olan bir bayana başkalarına cevap verirken kullanması için şöyle demiştim.sana dininden mukaddesatından rüşvet ver diyenlere şöyle de.
Kızım başını aç oku ALLAH affeder okuyup doktor hemşire öğretmen olup insanlara hizmet etmekte ibadettir diyenlere şöyle cevap ver:
ALLAH c.c “kapat” emrini vermişken… ben bu emre karşılık kendi cüzi irademle “aç” emrini ellerime nasıl veririm. ben fetva makamında değilim?... İslam insanların kendi mantıklarına göre yaşanamayacağına göre?... peki ben bu kararı neye göre veririm. ALLAHIN onlardan gizlenmemi “FARZ” kıldığı saçlarımı kendim açarak nasıl teşhir ederim. ALLAHın rahmeti sonsuz olduğu gibi gazabı da çetindir. Neden ALLAHın hep rahmetine itimat edip güveniliyor da ALLAHın gazabından kimse kaçınmıyor veya hesaba katmıyor. Sıradan bir amirin bile verdiği bir emri yerine getirmeyip küçük bir menfaate satmanın cezasını o amir belki işten atarak veya cezalandırarak verir aynen bunun gibi teşbihte hata olmasın ALLAHı bunca nimetine itimat etmeyip, Kudretini küçümseyip, rahmetini inkâr eder bir tavırla onun emirlerini çiğneyip üç kuruşluk geçici zail menfaatlere satmanın elbette dehşetli ve çetin bir azabı ve cezası olacaktır.

Peygamber efendimiz hazreti Aliye diyor ki ya Ali senin elinle bir insanın imana gelmesi islamı tanıması üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha hayırlıdır. Ahir zamanda peygamberinde ihbarıyla dinsizliğin dehşetli bir şekilde arttığı insanın imanın gömlek çıkarır gibi çıkardığı günahların ve küfrün sağanak gibi akıp yağmur gibi ıslanmayanın kalmayacağı bir zamanda yaşarken insanın sabah kâfir çıkıp akşama kâfir olacağı bir zamanda en büyük bir hizmet ve en büyük bir dava acaba milletin dünyasına mı hizmet etmektir yoksa o insanların imanların kurtulmasına ve imanlarının takviyesine çalışmak mı en büyük hizmettir. Şu perişan zamanda avare-i nevi beşer içinde hamisiz ve sahipsiz kalmış yani yani ALLAHı unutmuş ve veya dünyanın cazibedarlığına aldanıp kulluğu unutmuş aciz ve miskin insanlar dünyanın sultanı olsalar kaç para eder.
Hizmet sadece insanların dünyasına mı olmalı herkes doktor olabilir herkes hemşire olabilir veya öğretmen olabilir bu meslekte gidenlerin ve gitmek isteyenlerin sayısı küçümsenmeyecek kadar çoktur insan her an her yerde bu mesleklerde giden insanlardan ihtiyaç sahipleri hakiki manada medet bulabilirler. amma maddeperestliğin dünya mal ve sevgisinin cazibedar hayatın büyüsüne ve ihtişamının artığı küçük lezzet ve menfaatlere imanın ve dinin feda edilebildiği veya satıldığı bu ahir zaman cezbesine nefsi emaresinin önderliğinde kendini kaptırıp benliğini, kişiliğini ve şerefini onurunu, iffetin,i namusunu kaybeden ve kaybetmek üzere olan milyonlarca insanın ve manen hasta olan ve maharetli bir hekime muhtaç olan o maddi doktorların dahi muhtaç olduğu o manevi kuvveti ve hakiki saadeti ve dini tesis edecek ihya edecek kalplerde yeşertecek kalbin ruhun ve aklın müziç yaralarına merhem ve tiryak olacak iman doktorlarına ihtiyacı varken maddi hastalıklar olan ve sadece insanın dünyasına ilişen onu bozacak olan hastalıkların çaresini dağıtıp o insanlara yine ALLAHın izniyle sadece dünyada geçici bir ferahlık ve sürur veren yaptıkları hayırlar sadece küçük bir dairede kalan ve sadece o hasta insanların dünyasına hizmet olan küçük daire dışına çıkmayan bir hayır yapan doktorun mesleği mi daha kutsidir yoksa dinsizlik asrında insanların küfrün ve sefahatin günahların karşısında duramayıp imanın kaybetme tehlikesi geçirdiği ve ebedi bir helakete ebedi bir cehenneme gitmesini sebep olan helaketler ve felaketler asrının sefih medeniyetinin karşısında durup insanın en büyük davası olması gereken kabre imanlı gidip gitmemek davasına hizmet etmek için dini en mükemmel bir şekilde öğrenip imana hizmet ederek o hastalıklı insanların kalb ruh ve nefislerin tezkiye terbiye etme mesleği olan iman doktorluğunu yapma vazifesi nereye bir adamın imanına hakiki manada vesile olup yani onun imanın taklitten kurtarıp tahkik yapıp o insanın imanına vesile olup peygamberimizin sözüyle güneşin üzerine doğduğu her şeyden hayırlıdır diyerek imana hizmetin ne büyük bir hayır olduğunu göstererek bir insanın imanına hizmet ederek ona ebedi bir sürur ve gençlik güzellik saadet kazandırmakla hiç bir şeyin bu hayırdan büyük olmayacağını gösteriyor. İman doktoru olanlar insanlara ebedi ferah kazandırıyor diğeri olan dünyevi doktorluk ise sadece dünyalık küçük bir bir ferahlık veriyor.birinin sevinci ebedi birininki ise sadece dünyevi ve geçici.
Hem Okumanın en mühim gayesi ALLAH rızası olmalı,üniversitelerde okumanın neticesi sadece öğretimdir eğitim yoktur.bir insanın okuduğu bölümle mesleği ile ilgili bilgilerden ibarettir.toplum hayatını düzenleyen ahlak ve din kurallarından mahrumdur üniversitelerdeki bu eğitim..laik sistemin üniversitelerinin kapısı önünde durupta eğitim hakkımızı engellemeyin deminin hiç bir mantığı yoktur.çünkü üniversitelerin profları doçentleri dekanları ahlak ve dinden mahrum olmaları sebebiyle eğitime muhtaç. ALLAH rızasına uymuyan okulda okuyup zalim ve kafirlerin dinsiz kanunlarına boyun eğmeye kendini mecbur görüp,kadiri mutla olan ALLAHın emrine karşı mecburiyet görmeyip emirlerini çiğnemenin insanı şirke küfre götürebileceğini şu ayet ihtar ediyor.ALLAHın ayetleri uccuza satmayın.
Hem imana kurana hizmet etmenin şartı sadece üniversite okumak değilki.öyle imanlı bayanlar varki yüz tane üniversite mezunu bayanı her konuda susturacak ilime sahipler.okuyun ama tefsir,akaid,kelam,fıkıh,ilmihal,hadis ilmi okuyun,bu ilimlere üniversiteye gitmeden sahip olan kadın erkek alimlerle dolu memleketimiz.tebliğin yeri sadece üneversiteler değildir.insan önce tebliğe ailesi ,akrabası komşusu mahallesi şehri gibi dairelerden başlamalıdır.bu daireleri bırakıp üniversite kapılarında sadece tebliğe kendini memur bilmemeli.yok sadece dünyanın üç kuruşluk mevki makam alkış teveccühe para ve yalancı rahatına dini değişip satanlara diyecek bir sözümüz yok kuranın ihtar ve tehditlerine kulak asmadan başını açarak erkeklerle ayını ortamda okuyanlar bizim nasihat ve sözlerimize ne kıymet verebilirlerki.benim yaptığım sadece konuşan hakikate katiplik yapmaktan ibarettir.yazdıklarımın içine nefsim karışmışsa hakkınızı helal edin.M.KAKÇA

05.07.2007 - tahkik

kadının çalışmasına karşı olanlar alın size delil !

Mehmet Dikmen beyfendinin İslamda kadın hakları isimli kitabında sayfa 218-219 da aynen şu ifadeler yer almaktadır,'Resullulah Efendimizin hanımlarından Zeyneb binti cahş deri işleme ve deri dikme işlerinde mahirdi.(ustaydı).Ve bu sanatın tamanını Allah yolunda harcardı.Allah resulu onun bu çalışmasına engel olmamıştır.(İbn-i Sad 8,103-108).
Bunlardan başka Hazreti peygamber devrinde kadınları ilgilendiren mesleklerle iştigal eden kadınlarada rastlamaktayız.Bu meydanda kızları sünnet eden sünnetçi,gelinleri gerdeğe hazırlayan kadın berberi,DOĞUMLARA YARDIMCI OLAN EBE,bayram düğünlerde def çalıp şarkı söyleyen kadın mugayyinler söylenebilir.kaynak mehmet dikmen hocanın islamda kadın hakları isimli kitabı sayfa 219 paragraf 5.ibrahim canan terbiye 351.bu kaynakları buldukça yazmaya devam edecem. yine aynı kitabın 218 safihesinde kadınların çalışması hususunda şu ifadeler yer almaktadır ,
Kadınların aile geçimlerine katkı sağlamak veya hayır hasenetta bulunmak düşüncesiyle eve kazanç getirici çalışmalarda bulunabiliceğini gösteren şu rivayet manidardır.
Abdullah bin mesud'un hanımı Raita hatun el sanatlarında mahir bir kadındı.Kazandığını ailesine harcardı.Raita hatun anlatıyor ,
'Eşim ibn-i mesuda dedim ki sen ve çocuğun beni allah yolunda sadaka vermekten alıkoyuyorsunuz .Hem size harcamaya,hem de herhangi bir tasaddukta bulunmaya gücüm yetmiyor.Ben sadaka vermek istiyorum ne yapayım?
Abdullah ,'bu harcamada seninde bir ecrin var mı yok mu bilemiliyorum?Dedi.
Ben de gidip ey Allah'ın resulu ,ben sanatkar bir kadınım.Bir şeyler yapıp satıyorum .Kazandığımı kocam ve çocuğum için harcıyorum.bunları harcamak beni sadaka vermekten alıkoyuyor .Hayır yapmaya imkanım kalmıyor.Acaba ailem için harcadıklarımdan dolayı bana bir ecir ve mükafat var mı diye sordum?ki bunu soran bayan bir sahabe dikkatinizi çekerim!
bunun üzerine Resulullah ,'EVET ONLAR İÇİN HARCAMAYA DEVAM ET.ZİRA ONLAR İÇİN NE HARCARSAN SANA ECİR VE SEVAP VARDIR.dedi.Heysemi ,ibn-ül esir.
Hz Ömer 'de ,Hz Peygamberin vermiş olduğu görevde ŞİFA HATUNU bulundurmaya devam etmiştir.DEMEK BU HANIM SAHABE TİCARİ İHTLAFLAR ÜZERİNDE OTORİTE SAHİBİYDİ.kaynak bakınız.İslam peygamberi,II.İbni hanbel VI.372,İbn-i hacer ,el isabe kadınlar bölümü no 618.
burda çok güzel örnek vermişler Allah onlardan razı olsun.KAdınlarında çalışabileceğine dair.işte kadınların çalışmasına dinen karşı olanlara kaynağı ile sahebe kadınları ile peygamber hanımı ile güzel bir örnek.
Ne mutlu o kimseyeki gözleri kendi ayıbından,kusurundan başka kimseyi görmeye ,başkasını düzeltmek istiyorsan önce kendini düzelt.Hz. ömer.

06.07.2007 - melihist

hep aynı terennüm

İlim öğrenmek Erkek ve kadına farzdır. Hakikati hap tek taraflı olarak algılandı. Halbuki. İlim ikidir. Fen ilimleri olan ve dünyalık işlerde muvaffak olmak için öğrenilen ilimdir ki bu farz değildir. Öğrenmeyene ise mesuliyet yoktur. Bu tür ilim ancak insanın dünyadaki rahatına hizmet eder ikinci ilim ise dini ilimlerdir bu ilim ise erkek ve kadına farz kılınmıştır. Bu ilimin neticesi ise ebedi helaketten kurtarmak içindir. Bugün ilim tahsil ettiklerini dava edenlerin yüzde doksanı dünyevi mevki ve makamları kazandıracak ilim peşinde koşmaktadırlar. Evet, dünyasını kazandıracak ilimler için bu kadar çaba ve emek sarf edenler bu yolda dinden bile taviz verenler uhrevi saadeti kazandıracak ilimleri ise tam manasıyla ve hakkıyla talim ve tatbik etmediler. Din ilimlerini fen ilimlerine feda ettiler.. Çünkü eğer sadece maksadı ilim öğrenmek olan kızların diploma peşinde koşmaları gösteriyor ki eğer maksat ilim öğrenmek olsaydı İslam tarihinde bir çok mübarek kadınlar okula gitmeden ilim öğrenmişler ve bu din ilimleri sayesinde insanlığın en büyük makamlarına çıkmışlar. Sadece imanları ve ilimleri zamanında kalmamış asırları aşarak bizlere kadar gelmiş.ilim öğrenmek uğruna okullara hücum edenler medreseleri mahzun ettiler.iman ilmi öğrenmek farz iken dünyalık ilim farz görüldü.çünkü dünyalık ilimin neticesinde mevki para kariyer rahatlık vardı ama İslami ilimlerde fedakarlık sabır meşakket çile vardı.cazibedar bir hayata girmeye müsaade yoktu.halbuki o üniversitelerde ahlak ilimleri öğretilmiyordu.ahlaksızlığın her çeşidi icra ediliyordu.medreselerde kuran kurslarında ise iman kurtarma kuran ve sünneti hayata tatbik etme ilimleri öğretiliyordu.erkeklerle karışık olarak okumak yoktu.flörte zinaya tavize ortam hazırlayacak şartlar yoktu.neticesinde dünyevi mükafatlar olmasa da uhrevi büyük mükafatlar vardı.niyetler Allahın emirleriyle uyumluydu.çatışmıyordu.tezatlık yoktu.en kutsi meslek olan iman doktoru, annelik ve muallimlik dersini alıyorlardı.bunu yaparken de örtülerine ilişen kimse yoktu.namazlarına karışan yoktu.dinsiz kanunlarına boyun eğdirmeye çalışan rektörler yoktu.onlar en esaslı eğitimin temelini çocukken verilmesi gerektiğini iyi bildikleri için o esaslı sarsılmaz eğitimi verecek anneleri yetiştirmeye çalışıyorlardı evlerde.

05.07.2007 - tahkik

Tahkik kardeşime

ALLAH razı olsun tahkik kardeşim elinize,yüreğinize sağlık.İlim farzdırın arkasına sığınarak nefsi isteklerini(mevki,para,şan,şöhret,kariyer) meşrulaştırmaya çalışıyorlar.Söylediğiniz gibi islami ilimlere gelince neden sırt çeviriyorlar?Birileri nefslerini ilah ediniyor olmasın sakın!




======================================================
Neredesin..!

Ey İsmail'in boğazındaki merhamet..!

Üzerimizdeki bu acıyı kaldır..!

Ya ebabilleri gönder, ya bizi de oraya aldır..!


HAKK'A HAKÇA YÜRÜYENLERE SELAM OLSUN..

05.07.2007 - nisyan

!!!

*"Düşmanlarım bana ne yapabilirler ki;ben cennetimi ve gülistanımı yüreğimde taşıyorum,nereye gitsem sürekli benimle birliktedir;benden bir an olsun ayrılmaz.Benim hapsedilmem halvet,öldürülmem şehadet,sürgün edilmemse seyahattir."
İBN TEYMİYYE


*“GAYEMİZ ALLAH,

ÖNDERİMİZ PEYGAMBER,

YOLUMUZ CİHAD,

EN BÜYÜK ARZUMUZ ALLAH YOLUNDA ŞEHADETTİR.
Şehid HASAN EL BENNA

*"BİZ FİKİR VE SÖZLERİMİZ UĞRUNA ÖLSEK DE O FİKİR VE SÖZLER RUHLU BİR VÜCUT OLARAK KALACAK."
Şehid SEYYİD KUTUP


*"EY MÜSLÜMANLAR SİZ İNSAN DEĞİL DE SİNEK OLSAYDINIZ VIZILTINIZ İNGİLİZLERİN KULAKLARINI SAĞIR EDERDİ."
CEMALEDDİN AFGANİ


*"SANA AĞIR GELEN O BİR SECDE VAR YA BİNLERCE SECDEDEN KURTARIR SENİ."
MUHAMMED İKBAL


mehmet oruç da kimmiş asıl kendisinin alimlere hakaret etmekten başka işi yok.Seviyesiz adam bir yazısında da Şehit SEYYİD KUTUP a hakaret etmişti.Zehir,kin kusuyor bu adam.Asıl bozguncu,fesat çıkaran kendisidir.Bu hakaret ettiği ilim sahibi insanlar ise yolumuzu aydınlatan kutlu meşalelerdir.Bize doğru bakış açısını sağlamışlardır.Herşeye Kuran ve sünnet penceresinden bakmayı sağlamışlardır.Onlar bu yolda şerefli ve Hakka yakışır bir biçimde,hiçbir menfaat beklemeden yürümüşlerdir.Canlarını,başlarını koymuşlardır bu dava için.Sizin gibilerse onların meyvelerini taşlamakta.Allah onlardan razı olsun.Sizin gibilere de akıl,fikir,izan versin.

"Sizden önceki asırlarda yeryüzünde (insanları) bozgunculuktan alıkoyacak faziletli kimseler bulunsaydı ya! Fakat onlardan, kurtuluşa erdirdiğimiz az bir kısmı müstesnadır (bunlar görevlerini yaptılar). Zulmedenler ise, kendilerine verilen refahın peşine düştüler. Zaten günahkar idiler.” (Hud 11/116)

“Yeryüzünde, düzeni kurulduktan sonra, bozgunculuk yapmayın ve O'na korku ve ümit ile kulluk edin! Şüphe yok ki, Allah'ın rahmeti, iyilik yapanlara yakındır.” (A’raf 7/56)


Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor. Müşrikler istemese de O dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi, 32-33)



======================================================
Neredesin..!

Ey İsmail'in boğazındaki merhamet..!

Üzerimizdeki bu acıyı kaldır..!

Ya ebabilleri gönder, ya bizi de oraya aldır..!


HAKK'A HAKÇA YÜRÜYENLERE SELAM OLSUN..

04.07.2007 - nisyan

Konular