Çam ağacının gölgesinde

DEFİLE: Ünlü mankenlerin boy gösterdiği bir defile yapıldı geçen ay.. Tesettürlü mankenlerin kırıtan yürüyüşleri gözlerimi yaşarttı, yüreğimi cızlattı.... "Nasıl daha fazla ilgi çekebilirim?" sorusuna cevap arayan bayanlar için son derece faydalı bir defile olmuştur herhalde.. Defileyi seyreden muhafaza KÖR erkekler ne düşünmüşlerdir acaba: Belki de şunları: "Nöbetçi hakimi bulsam da, bizim hanımı hemen boşayıp şurdan bir manken kapsam." ya da "İnşallah bizim hanımla kız seyretmiyordur. Bunları giyip de böyle yürürlerse toplu katliam yapmam gerekebilir."

Defile görüntülerini izlerken bir ara uyku bastırmış, uyuyakalmışım. Rüyamda Şeytan'ı gördüm. Elinde nerden aldığını tahmin ettiğim bir türbanla bana bakıp nanik yapıyordu. Bulunduğum yerde taş bulamadığım için ayağımdaki terliği alıp 'Şeytan Terlikleme' yapmak isterken rüyada attığım o terlik defile görüntülerinin devam ettiği televizyona gelmez mi.. Şu anda ekranı çatlak televizyonumda haberleri izliyorum. Akpartili Cemil Çiçek diyor ki; "Başörtüsü sorunu yasayla çözülmez. Zamanla (asırlar sonra herhalde) toplumsal uzlaşma bu sorunu ortadan kaldıracaktır." Hanım nüfusunun yüzde seksenine yakını kapalı olan ve açık olanlarının çoğunun da başörtüsüne saygılı olduğu bir toplumda ve başörtülü insanların ve ailelerinin de büyük desteğiyle tek başına iktidar olduğunuz bir ortamda hala hangi toplumsal uzlaşıyı bekliyorsunuz Sayın Çiçek?!...Cemil Bey'lere oy verip iktidar yapanlar ve hala boynu bükük kalanlar şu an ne düşünüyor ve ne hissediyor acaba?

EROL ÇAM


12 yorum

...

Allah ıslah etsin bunları ne bu yaaaa tesettürdeki mana erkekklere cazip olan yerleri kapatmak ama bunlar daha da cazip hale getiriyolar

13.01.2008 - yasssar

Sn Nisyan hanım siyaset

Sn Nisyan hanım siyaset yapmayalım lütfen Güzel yazınızı siyasete alet etmeyelim siyaseti bırak seçtiğimiz politakaçılar yapsın vede burası siyasi bir site değil dini bir sitedir.Uyarı olarak alma çünkü uyarılmayacak kadar bu konu hakkında bilgin var yanlışlıkla yazdın heralde.Türban veya başörtüsü herzaman bu toplum bu şekilde çoban koyun piskolojisi devem ettikçe problem olarak kalmaya devam edecektir .Toplumsal mutabakat lafına çok kızsamda (çünkütoplumsal mutakabat var)elitsel mutakabat yok Olayın bu şekilde bir an önce çözülmesinden yanayım .Yeni anayasa taslağını herkesin bilmesi gerekir inşAllah çözüme kavuşulacak ve toplumda herkes (elit kesim hariç) rahata erecektir.

Ya göründüğün gibi ol Yada olduğun gibi görün
Hz MeVLANA

06.11.2007 - keceemre

başörtüsü

mesafe'nin dikkatine ; bir partinin sempatizanı olabilirsiniz. bu sizlerin önceki islami kesim olarak nitelendirilen partilerin liderine veya o dönemin başbakanına söylemediği bir sözü söyledi demek başörtüsünü savunan bir müslüman kardeşime hiç yakışmıyor. demekki sizde haberleri kartel medyasından okuyorsunuz. çok yazık. isterseniz bizlere ispatlayın. arka bahçemiz dendiğini.. chp ise atatürkçü düşünce derneğine arka bahçemiz demiş. eyvaaah desenize add de son günlerini yaşıyor. biz müslümanlar olarak teferruatlara takılıp kalmışız, kalıyoruz da. artık bırakalım kadınların başını kapatmayı afedersiniz ama diğer taraflarını açılmasını engelleyelim. etekler dizlere kadar kısaldı. başörtüsünü taksa nolur takmasa. lütfen kalbimizde ki imanı tamamlamadan başınızdaki örtüsü tamamlamaya çalışmayalım. başörtüsü Allahın emridir. onu hakedelim. veya kirletmeyelim..

10.06.2007 - usame talha

Allah rahmet eylesin Mehmet

Allah rahmet eylesin Mehmet Akif Ersoy biz dizesinde der ki :

Medeniyet açmaksa bedeni,
Desene hayvanlar senden daha medeni.

06.06.2007 - anyone

mesafe çok haklısın....

sevgili mesafe yorumun çok hoşuma gitti belirtmeden geçemedim... bu hükümein yapmayı hedeflediği o kadar güzel işler varki; ama buna fırsat vermek istemiyenler de görüldüğü üzre bi hayli fazla... rabbim yardımcıları olsun...

04.06.2007 - irem

sevgili erol bey. bende

sevgili erol bey. bende kapalı bi bayanım ve elbette hakkımı arama konusunda sonuna kadar da giderim.fakat sizin burda göz ardı ettiğiniz bişey varkii oda tamamen sizinle aynı fikirde olan bir hükümetin temsilcisinin günahına girdiğiniz.çünkü biliyosunuzki hükümetimiz dinin d sinden bahsettiğinde bile bildiriler yayınlanıyo buna karşılık susmak çözümmü elbette değil. ama taktikler vardır hayatta sessiz ve derinden bişeyler çözmek gibi.biz biliyoruzki zamanında imamhatipler bizim arka bahçemizdir diyenler yüzünden biz şimdi bu durumdayız. yani çözüm öyle ortaya çıkıp ahkam kesmekle olmuyo çözüm kurumlarıyla yöküyle ve cumhurbaşkanıyla tamamen değişen bi türkiyenin alt yapısını hazırlamaktır.işte bu konuda hükümete haksızlık yaptığınızı düşünüyo ve tamamının sizinle aynı fikirde olduğunu bildiğiniz halde günahlarına girdiğinizi hatırlatıyorum

03.06.2007 - mesafe

sevgili mesafe

islami olmayan bir sistemde,islami olmayan bir yolla hiçbir yere varılamaz.şerefli bir dava ancak şerefli bir yolla kazanılabilir.verilen tavizler ancak bizi yok eder.kullanılan metod kesinlikle rabbani değildir.bizim örnek almamız gereken kişi peygamberdir.peygamberin metodudur.islam tavandan tabana değil,tabandan tavana yayılmıştır.bireyler öncelikle kendileri islamı doğru dürüst öğrenip yaşamalı.ve önce etrafındakilerden başlayarak tebliğ etmeli.muhammedi metod budur.bundan gayrısı insanın nefsi çıkarlarına hizmet eder.
siz peygamberden daha mı iyi biliyorsunuz?
peygamber nasıl islamı yaymıştı?islami ilkeleri savunmaya başlayıp taraftarlar bulmuş ve bunun üzerine bulunduğu şehrin zengin ve önde gelen insanları O`nu savunduğu bu ilkelerden vazgeçirmeye çalıştılar. Başaramayınca baskı ile amcasını aracı yaptılar. Kendisine gelen amcasına O, şu tarihi cevabı verdi: "Ey amca, Allah`a yemin ederim ki; güneşi sağ elime, ayı da sol elime koysalar yine bu işten vazgeçmem. Allah bu dini hakim kılıncaya, ya da bu yolda ölünceye kadar çalışırım."
Şehirdeki karşıtları bunda başarılı olamayınca direk kendisine geldiler ve şöyle dediler: "Ey Muhammed! Senin için yapabileceğimiz son şeyleri bildirmeye geldik. Bunları da kabul etmezsen artık günah bizden gider. Araplar arasında kendi kavmine senin getirdiğin şeyleri getiren birini görmedik. Atalarımızı (yanlış yoldaydılar diye) kötüledin, dinimizi ayıpladın, putlarımıza hakaret ettin, bizi ahmak yerine koydun, birliğimizi parçaladın. Başımıza bundan büyük bir bela getiremezdin. Bundan maksadın ne? Mal istiyorsan aramızda mal toplayıp verelim, en zenginimiz sen ol. Mevki istiyorsan seni başımıza reis yapalım, istediğin kızı da sana alalım. Yok eğer ruhî bir hastalığa yakalanmışsan, seni doktorlara götürelim ve seni kurtarmak için her türlü fedakarlığa katlanalım."
Bunun üzerine O, şöyle dedi: "Benim, sizin söylediklerinizle hiçbir alakam yoktur. Ben bu haberleri, ne sizin mallarınızı elde etmek, ne de başınıza kral olmak için getirdim. Ancak, Allah beni sizlere peygamber olarak gönderdi. Bana bir kitap (Kur`ân) indirdi. Sizi Cennet`le müjdeleyip; Cehennem`le korkutmamı istedi. Ben sadece Allah`ın emirlerini sizlere ulaştıran bir nasihatçıyım. Eğer benim getirdiklerimi dinler ve kabul ederseniz, bu size dünya ve ahiret azığı olarak yeter. Reddederseniz bana düşen, Allah aramızda hükmünü verinceye kadar O`nun emirlerini insanlara ulaştırmaya devam etmektir."
Bundan sonra da bütün baskı, yıldırma girişimleri ve işkencelere rağmen O, bu ilkeleri savunmaya devam etti ve sonunda hedeflenen başarıya ulaştı.
gördüğün üzere peygambere devlet başkanlığı teklif edildi.ama o kabul etmedi.şirk düzeni devam edecek peygamber başkan olacak.
günümüzde olduğu gibi sen orda dur başkan ol paran olsun,mevkin olsun ama putlarımıza dokunma. peygamber taktik yapmadı.peygamber biliyordu böyle bir yolun şerefli olmadığını ve hiçbir fayda sağlamayacağını.
onlar kesinlikle bizimle aynı fikirde değil.hayır.asla.biz şirk düzeninin bir parçası değiliz çünkü. bir de demişsiniz.ahkam kesmekle olmuyor.ama oy toplarken çok güzel ahkamlar kesiliyor.vaatler vaatler... "sessiz ve derinden" hahahaha.aman derinlerde kalmayın da.ya da sizden daha derin olanlara rastlamayın.aman ha!

06.06.2007 - nisyan

sevgili nisyana

kardeş tabiki efendimiz konusunda söylediklerine hiç bir itirazım olamaz.yerden göğe kadr haklısın amenna. ama varsa başka senin dinini gerçekten ve yürekten savunan biri buyrun hepimiz ona verelm.benim kızmamın sebebi sizin müslüman kardeşlerimize laf etmeniz.siz böyle yaparsanız chp ler napmaz.

06.06.2007 - mesafe

sayın mesafe

sayın mesafe

demek istediğimi anlamadınız anlayacağınızı da zannetmiyorum.demek istediğim şirk düzeni üstüne islam kurulamaz peygamber böyle yapmamıştı.bu şirk düzeninde kim olursa olsun oy vermem.çünkü sonuçta kimin dediği olacak tağutların.sen zannediyor musun ki seçtiklerin islam kurallarını uygulayacak.yaptırmazlar.bu ülkeyi cumhurbaşkanının mı yönettiğini zannediyorsun?öyle olsaydı 28 şubat olmazdı.susmazsan susturulursun.kendi istediklerini söylemek zorundasın.niye birileri asıldı,kesildi.herşey sizin düşündüğünüz kadar basit olsaydı keşke.peygamber neden kabul etmedi devlet başkanlığını.sizin düşüncenize göre etse idi de islamı yaysaydı.neden öyle yapmadı?bir düşünün.sizin şu an istediğiniz devlet başkanlığını peygambere vermişlerdi.onu susturmak için.sizse başkan olunca birşey olacak zannediyrsunuz.ne kadar acı.

07.06.2007 - nisyan

nisyan ablam

sizin le özel görüşmek isterim. yorumlarınızı sürekli takip ediyorum ve çok beğeniyorum.23 yaşında bir bayanım.size nasıl ulaşabilirim. şirk düzeni üstüne islam kurulamaz diyosunuz? evet kurulmaz kurulmamalı da. ama nayalım peki. meydanı kime bırakalım oy vermeyip te.. seçtiklerimiz islam kurallarını eldenn geldiğince yaşatmaya uygulatmaya çalışıyorlar imkan izin verildiği müddetçe.engel olunuyor napsınlar? oy kullanmaz sak onları şirk var sen islam devletini kuramazsın, dersek meydene kimler geçer peki? çözüm bu olmasa gerek. cevap verirseniz sevinirim ablam. selametle..

21.06.2007 - Ziyaretcihüzün

Sevgili Ziyaretçi

ALLAH razı olsun sevgili kardeşim.

Evet söylediklerim haktır.Kurulamaz.Kurulsaydı peygamber bu yolu seçerdi eline fırsat dahi verdiler.Biz daha mı iyi biliyoruz ALLAH'ın rasülünden?
Ne yapmalıyız?Öncelikle biz birer müslüman olarak dinimizi dosdoğru öğrenip dosdoğru yaşamalıyız ve peygamberin yaptığı gibi önce yakın çevremizden başlayarak İslamdan bihaber yaşayan,islamı yanlış tanıyan,geleneklerini islam zanneden insanları uyarmalıyız.Yani "tebliğ" yapmalıyız.Öncelikle insanın ihtiyacı ALLAH'a tamamı ile teslim olmaktır.Yani sağlam bir akide ile rabbe bağlanmak... Peygamber döneminde olduğu gibi önce imanı kalplere yerleştirmek sonra insanları Rabbin emirleriyle ve peygamberin yaşayışıyla tanıştırmak.O dönemde sağlam bir akideden sonra emirler,hükümler gelmiştir.Namaz kılmak,oruç tutmak,zekat vermek,örtünmek v.s...İnsanlarda sağlam bir inanç oluştuktan sonra kimse ALLAH tan gelen emre itaatsizlik yapmamıştır."İşittik ve itaat ettik " ALLAH ve rasülü ne söyler ise haktır.işte bu teslimiyet insanlarda oluşmalı.

"Kafirler `Kur'an, Muhammed'e bir defada topluca indirilseydi ya' dediler. Oysa biz senin moralini güçlendirmek, azmini pekiştirmek için onu böylesine bölüm bölüm indirdik ve ağır ağır okuduk." Furkan 32

ŞEHİD Seyyid KUTUP Fİ ZİLALİL KURAN da bu ayeti tefsir ederken şöyle der:

Bu Kur'an, yeni bir ümmet yetiştirmek, yeni bir toplum oluşturmak ve yeni bir düzen kurmak için geldi. Eğitim ise önce zamanı, sonra söz yolu ile meydana getirilecek etki ve tepkiyi, son olarak bu sözel etki ve tepkiyi pratik hayata yansıtacak somut hareketleri gerektiren bir süreçtir. İnsan psikolojisi, bir kitabı okumakla akşamdan sabaha şipşak değişmez. Bu kitap istediği kadar mükemmel, geniş kapsamlı ve yeni bir sistem içermiş olsun. İnsandan beklenebilecek reaksiyon günden güne bu yeni sistemin belli bir tarafının etkisi altına girmek, adım adım onun merdiveninin basamaklarını çıkmak, önerdiği yükümlülükleri üstlenmeye aşama aşama alışmaktadır. Bu takdirde insan yeni sistemden ürküp kaçmaz. Bu sistemin bir porsiyonunu yiyip besinini aldığı her gün, ertesi gününün porsiyonunu yiyip beslenmesini geliştirmeye daha hazırlıklı hale gelir, böylece gün geçtikçe onu iştahı daha çok çeker, lezzetini damağında daha kuvvetli olarak hisseder. Buna karşılık eğer yeni sistem, bir anda insanın omuzlarına yüklenirse bu yük ona ağır, taşınmaz ve katlanılmaz gelir.

"Oysa biz senin moralini güçlendirmek ve azmini pekiştirmek için onu böylesine bölüm bölüm indirdik ve ağır ağır okuduk." Furkan 33

Buradaki "ağır ağır okuma"nın anlamı, yüce Allah'ın hikmeti, insanların kalplerinin ihtiyaçlarına ve kabul etmeye dönük yeteneklerine ilişkin bilgisi uyarınca izlenen sürekli ve aşamalı iniş sürecidir.

Kur'an-ı Kerim, bu yöntemi sayesinde insan vicdanını değiştirme alanında olağanüstü başarılar kazanmıştır. Kur'anın mesajını parça parça, fakat sürekli akan bir suyu yudumlar gibi algılayan vicdanlar günden güne artan bir ivme ile ondan etkilenmişler; aşama aşama onun damgasını kişiliklerine basmışlardır.


Bunlardan sonra bir de şunu söylemek istiyorum.
Oy verdiniz.
"seçtiklerimiz islam kurallarını eldenn geldiğince yaşatmaya uygulatmaya çalışıyorlar imkan izin verildiği müddetçe"
böyle demişsiniz.
Ne kadar acı bir şey "izin verildiği müddetçe"
Bu RABBİN altında başka rabler var ve RABBİN koyduğu kuralları onaylıyorlar demektir.
Bu ise düpedüz şirke girer.
Bir de hangi İslam kuralı uygulanıyor?
Uygulamak isteseler de engel olunuyorsa ne anlamı var oy vermenin.
Sonuçta oy verdikleriniz islamın hükümlerini uygulayamayacaksa en azından insanlar tesettürü ile okuyamayacaksa ne anlamı var sorarım size?
28 şubat neden oldu?
Onların dediği olsun diye değil mi?.
28 Şubattan sonra ne kadar da sevdirmeye çalıştı bir takım müslümanlar kendilerini onlara.
Siyah örtüler atıldı renkli cicili bicililer geldi,seksi türbanlılar çıktı ortaya...
Bizim içimizi acıtan,onların yüzünü güldüren...
Müslümanlar zavallılar tam da onların istediği kıvama geliyordu.Kesin ece temelkuran gibi onlar da sevinçlerinden yerinde duramıyorlardı.


Sonuç itibari ile ortalık karanlık da olsa aydınlık da olsa bir müslüman tebliğini yapmak ve dinini tüm zorluklara rağmen yaşamak zorundadır.
Asıl zor olan zorlukta,karanlıkta islamı yaşamaktır.Sıkıntılar bizim imtihanımızdır.Ebedi hayat Ahirettir.Ve Cennet ucuz değildir.

"Andolsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz." Muhammed 31

"Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır." Bakara 214

ALLAH a emanet olunuz.
selam ve dua ile



================================================================
Neredesin..!

Ey İsmail'in boğazındaki merhamet..!

Üzerimizdeki bu acıyı kaldır..!

Ya ebabilleri gönder, ya bizi de oraya aldır..!

22.06.2007 - nisyan

SEYYİT KUTUP

NİSYAN'(UNUTMA)
Yaptığın yorumlar ve yazdığın yazıların takipçisiyim.kendince doğru bulduğun konulara kat'iyyet elbisesi giydiriyorsun. sana karşı yapılan eleştirileri; herkesin fikirlerine katılması farzmış gibi kendinden aşırı emin ve kavgacı bir yaklaşım sergiliyorsun. herkesin yanılabileceği muhakkak; öyleki müctehidler bile yanılmış, peygamber bile istişaresiz hiç bir fiilde bulunmamıştır. Evet sana kısmi katıldığım yazılarında oldu. ama uslubunuzu biraz sinsi buluyorum. mesela bu yazınızda tefsir örneklerini seyyid kutup dan verip ismini büyük puntolarla, şehid unvanını ekleyerek; dinimiz müntesiplerinin eserlerindeki bilgilerinin sıdkiyyetine tam kanaat getiremedikleri bir şahsı, müslüman bireyler nezdinde büyük bir zatmış gibi sunma gayreti sezdim. mesela ben bu zat ile alakalı sizinle aynı görüşde değilim. nasılki özgür iradenizle mevcut siyasi atmosferi eleştiriyorsun ben de aynı iradeyle bu zat ile ilgili bazı detaylar sunmak istiyorum.

ÇOK FAZLA YANLIŞININ İZAHINI YAPMA İMKANIM OLMAKLA BERABER FAZLA UZAMAMASI İÇİN SADECE 15 KONUYU YAZIYORUM.(Kusura bakmayın arkadaşlar belki konuyla alakalı olmayabilir ama kendimi mecbur hissettim.)
İŞTE SEYYİD KUTUB’UN VAHİM YANLIŞLARININ VESİKALARI :

1- Seyyid Kutub, bütün kitaplarını müctehid edası içinde yazar.Yani kendisini müctehid yerine koyar..Bir İmamı Azam (RA) gibi sanır..Tefsirinde geçmiş ehl-i sünnet müfessirinden pek kaynak göstermez..“Kur’anı kendi reyi ile tefsir edenin yeri cehennem ateşi olsun” (Tirmizi) hadis-i şerifini çok iyi düşünmek durumundayız.
2- Bütün kitapları ayet ve hadisten derlemedir.Ayetler herhangi muteber bir tefsire dayanmaz.Hadislerin yorumu, şahsı tarafından yapılır.Nasih, mensuh, sebeb-i nüzul ilimleri bilinmeden tefsir işine soyunmak büyük bir musibettir.
İcma ve Kıyas tanımaz. Sahabe için bile dikkatli ve özenli dil kullanmaz.Mesela:
” eğer bugün bazı kimseler zekatı kendi elleriyle verebiliyorlarsa, bu İslamın farz kıldığı bir şekil ve nizam değildir ” deme cür’eti kendisine aittir. ( Seyyid Kutub, Cihan Sulhü ve İslam, sh.150-158 )
3- Ne var bunda diyenler meseleleri kavramamış insanlardır.Bu sözün ucu Hazreti Osman (RA) efendimize ve O’nun mübarek ictihadına ve bu ictihad sonucu oluşmuş, icma-i ümmet, yani Hazreti Osman radiyallahü anh efendimiz zamanında yaşayan tüm sahabelerin ittifakını reddemeye-Allah bizleri bu sapıklığa düşmekten korusun amin- götürür. Zira Hazreti Osman (RA) efendimiz ictihadıyla altın ve gümüş zekatlarının verilmesini sahiblerine bıraktı. Bu noktada Seyyid Kutub, hiçbir mezhep imamının demediğini demiş oldu..Zaten mezhepsizler, mezhepler üstüdür.
Müslüman ümmet, yüzyıllardır, altın, gümüş, para gibi görünmez değerlerini; Hz.Osman -radiyallahü anh- efendimiz ve sahabe-i kiramın icmaına uyarak zekat olarak veriyorlar. Kutub, yukarıdaki cümlesiyle hem müslümanları ve hem de sahabeyi, Hz.Osman efendimizi, bu İslamın farz kıldığı bir şekil ve nizam değildir diyerek farzı yerine getirmemekle; İslam dinini bilmemekle itham etmiş oluyor! Bu ne şeytanlık, nefse ve akla güveniştir.. Adam gözümüzün içine baka baka İslam büyüklerine yaldızlı edebiyatı ile hakaret ediyor. Buna rağmen bazı aymazlar da Kutub büyük alimdir diyebiliyorlar.Beyinleri iğdiş edilmiş, ömründe alim görmemiş ve alim nedir bilmezlerin hali !
4- Yine aynı kitapta “Devletçilik, İslam’ın bu tarafı gereği gibi açıklanmamıştır” ( sh: 13 ) Dört raşid halife de dahil, gelmiş geçmiş bütün mezhep imamlarını, ulemayı, alimleri küçümsüyor. Onlar bu mes’eleyi gereği gibi anlatamamışlar da kendisi anlatmış. Bütün alimlerimize iftira atıyor. Onları yani dört halife, Emevi, Abbasi ve Osmanlı halifeleri, ulemayı bu konuyu atlamakla, yeterince bilmemekle itham ediyor. Demek ki, Seyyid Kutub, bu dünyaya gelesiye ve sapkın kitaplarını yazasıya, kendini mezhepler üstü allame göresiye kadar, İslam ümmeti İslam’ın devlet mes’elesinden habersizdi ! Ne kadar gülünç iddialar !
5- “İslamiyyet diğer dinlerden nefret manasını taşıyan dini taassubu asla kabul etmez”miş.(Cihan sulhü, sh: 22) İslam’dan başka dinlere mensup olanları sevmemek taassup olarak gösterilmiştir. Şimdi ben mesela Yahudiden nefret edersem, bu taassupmuş.Ne yani -haşa- sevecek miyiz? “Ey iman edenler ! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin” ( Nisa : 144,Al-i İmran :118-119-120-149; Nisa : 144, Mümtehine : 1-2; Maide : 55-56-57; Tevbe :123 gibi sayısız ayet-i kerime mealinin tefsirleri okunmalıdır.)
misali ayetler varken,Irak, Afganistan, Çeçenistan, Filistin kan ağlarken, Bosna’da kiliselerin idaresindeki Sırp hıristiyan birliği müslümanları acımasızca katlederken, kadınların namusu kirletilirken, biz hümanist olacağız, Allah için nefret etmekten uzaklaşacağız, Allah’a ibadeti engelleyen tağutlara taassupta (!) bulunmayacağız öyle mi ?Allah’a en büyük iftirayı atan- haşa- Allah’a (cc) oğul vs. isnat edenlere Kur’an ayetleri nasıl hükmediyor, bakmaz mı? Bu nasıl müfessirliktir? Biz Müslümanlar, onların gerçek onlara indikten sonra apaçık küfretmelerinden; nefret derecesinde uzağız. Şirkten de nefret ediyoruz. Bizi müslüman olduğumuz için katletmelerinden ve bunu yaparken tanklarının ucuna putlarını kolye gibi asmalarından, Vatikan’daki papazlarının diliyle Peygamberimize (sav) hakaret etmelerinden nefret ediyoruz.
6- “Tüm insanlar, tanışıp anlaşsınlar, birbirlerini sevsinler diye yaratılmıştır, boğuşup birbirlerini yesinler diye değil “(aynı kitap) Tüm insanlar birbirini sevemez.”Mü’minler ancak kardeştir..Mü’minlerin dostu, Allah, Resulu ve inananlardır..Allah’a ve ahirete iman eden kişinin kalbinde, fasıklara, zalimlere, kafirlere karşı muhabbet bulamazsın…” bir çırpıda aklıma gelen ayet mealleri nerede, Kutub’un “tüm insanları kardeş” yapma sapıklığı nerede..Hümanizm.. Hadis-i şerifte sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz : “İmanın temeli ve en kuvvetli alameti, müslümanları sevmek, kâfirleri sevmemektir.” buyurmuştur.( Kimya-i Saadette, İmam-ı Gazali ( Rh.a.)
“Allah’a ve ahiret gününe inanan bir toplumun kendi babaları, oğulları, kardeşleri, yahud akrabaları da olsa Allah’a ve Resulüne muhalefet edip, düşman olanlara dostluk ettiğini, sevgi beslediğini göremezsin…” buyurulmuştur. (İbn Kesir, Mücadele suresi: 22 )

7- “Yeryüzünde yaşayan tüm canlılar arasında bir yakınlık bağı vardır, hepsi bir ailedendir” (C.Sulhü kitabından ) cümlesi de ona ait. Kur’anda Hazreti Lut ve Hazreti Nuh (AS) kıssalarında “Yarabbi oğlum.. diyecek oluyor, iman etmeyen oğlu için Mevlamız :”O senden değil ” buyuruyor.Peygamberimiz aleyhisselatü vesselamın getirdiği din, baba ile oğlu karşı, karşıya getirmedi mi? Akrabalar birbirine kılıç çekmedi mi ?Bunu bugün, dinleri birleştirme emeli güdenler dillendiriyorlar.
8-”Devlet yalnız vergi yoluyla değil, şahsi mülkiyetten ihtiyacın gerektirdiği miktarda karşılıksız, iade etmemek üzere alır..”(C.Sulhü ) Kısa cevabı, buda komünist sistemlerde vardır.İslam nizamında zekat dışında devlet zorla bir şey alamaz. ( İslami nizamın dökümanı hükmündeki Mecelle madde 95 bunu böyle açıklar.)
9- İslam’a “nazariye” diyor.Lügatlerde nazariyenin manası, doğruluğu ispatlanmamış ilmi görüşler diye tarif ediliyor. Hani şu darwin nazariyesi cümlesi gibi. Bu nazariye kelimesi beşeri, ideolojik şeyler için kullanılır.İslamın görüşü diyor, görüş biz kullara ait, doğruluğu tartışılabilen şeylerdir. Korkunç cürüm.Ustası mason Efgani’de İstanbul’da yaptığı bir konferansta -haşa- “Peygamberlik sanatlardan bir san’attır” demiş ve ortalık birbirine girmişti.! Yani bu sanatı öğrenenler peygamberlik yapabilirler, binaenaleyh bu bir vahy, ilahi bir şey değil demiştir.Kelime ve kavramlar bu kadar önemlidir.Onlar maksatlarını böyle sinsice kelime oyunları içinde döktürürler.
10- Fizilail Kur’anda, maide suresini güya tefsir ederken : Dört mezhebin ictihadlarını bildirip, “biz bu hususta imam Malik’in fikrini tercihe şayan görüyoruz” diyerek mezhepsiz ve mezheplerüstü olduğunu ispat etmiştir. Sen kimsin de mezheplerden birini tercih ederek, her mezhep ve görüşe göre tefsir yapıyorsun.Sen mezhep seçicisi misin ?Maliki mezhebini tercih ederken, diğerleri yanılmışlardır, demeye getiriyor.Bir tefsir bir mezhebin kuralları içinde yazılır.Diğer mezheplerden nakil yapmak, sadece geniş malumat vermek içindir.Yoksa mezhepleri telfik ederek, mezhepler üstü bir konumla, diğer mezhep imamını tahkir edici tarz çok çirkindir.Bir kimse kendi mezhebinin içtihadını tercihe şayan görmez, hep doğru bilir ve amel eder.Başka mezhebin ictihadını tercihe şayan gören, İmam-ı Rabbani efendimizin buyurduğu gibi, mülhid, yani mezhepsiz olur.Ayrıca İmam Malik Hz.lerinin ”fikri”değil, ”içtihadı”dır.İkisi çok başka şeydir, İslam fıkhında..

11- Zümer suresi 3 ncü ayetini anlatırken, evliyayı, veliyi, mürşid-i kamilleri reddediyor. Bu da vehhabiliğine işaret. Mürşid, Allah dostu, veli insana puttur diyebiliyor.
12- Bakara suresine başlarken;“Her surenin kendine has bir musiki tesiri vardır..” diyebiliyor. Kur’anı musiki ve teganni ile bağdaştırmak mı müfessirlik ?
13- “Tefsir ve tevhid alimlerinin bilmesi gerekir ki..” bu cümlesiyle de gelmiş geçmiş cümle tefsir alimlerini ve imamları, alimleri küçümseyerek, onlara akıl hocalığı tarzında, ukalaca bilgiçlik taslıyor. Sanki onlar bilememişler gibi..
14- Yine tefsirlerinde “bana göre” ifadesi, fıkıhtan haberi olanlarca oldukça anlamlı.Sen kimsin, müfessir mi, müctehid mi, muhaddis mi ? hiçbiri..Herkes “bana göre” demeye başladı mı, ortada ne mezhep, nede din kalır..Oysa icazetli ehl-i sünnetin meşhur müfessirleri bile, son tahlilde, doğrusunu Allah bilir demiş, büyüklenme yoluna gitmemişlerdir.
Tabiünden Şabi (rh.a.)’e bir kimse gelip bir sual sorar.O bu konuda Abdullah İbn-i Mes’ud (RA)’dan bir rivayeti nakleder.Sual soran kimse: “Sen bu konudaki şahsi kanaatini söyle” deyince, Hz.Şa’bi (rh.a.): Şu adama bakın, ben ona Abdullah İbn-i Mes’ud şöyle dedi diyorum.O bana şahsi kanaatimi soruyor. Ben dinimi bundan tenzih ederim. Vallahi müzikle meşgul olmayı, sana şahsi kanaatimle fetva vermeye tercih ederim, diye haykırmıştır. ( Sünen-i Darimi, sh: 47)
Hz.Ebubekir -radiyallahü anh- efendimize bir ayetin manası sorulduğunda : “ Ben Allah’ın kitabından bir şey hakkında Allah-u Tebareke ve Teala’nın murad ettiğinden başka bir şey söylersem, beni hangi gök gölgelendirir ve hangi yer taşır. Nereye gidebilirim ve nasıl yaparım? ” (Kenzül Ummal, II/327; No : 4149 ) buyurarak bu çok ince ve hassas meselenin- hem de peygamberlerden sonra insanların en üstünü olmasına rağmen- önemini, tasasını bizlere hissettirmeye çalışmıştır. Allahresulünün nazarına ilişmiş, sohbetiyle yetişmiş sırdaşı Kur’an hususunda böyle bir endişe taşıyacak, hiçbir icazeti olmayan, mezhepsiz S.Kutub kendi başına ahkam kesecek, işte ayrılış noktası..!
15- “Zekat bir vergidir, ancak devlet tahsil eder” Zekat bir vergi değil mali bir ibadettir ve verileceği yerler belirtilmiştir. Yusuf Kerimoğlu, Emanet ve Ehliyet İslam İlmihalinin Zekat başlığında muteber kaynaklar eşliğinde tesbitlerinden özet ”Şurası muhakkaktır ki, “zekat” ile “vergi” arasında teşri kaynağı, gaye, miktar ve harcanacağı yerler noktasında müthiş farklar vardır. Zekat Allah Teala’nın koyduğu bir ibadettir.. Bu şer’i hududlara hiç kimsenin tecavüz etmesi veya onu değiştirmesi mümkün değildir. Hanefi fukahası, Dar’ül İslam’da zalim bir yönetimin koyduğu haksız vergilerin ödenip-ödenmiyeceği hususunda ihtilaf etmişlerdir…Adil ve zalim bir İslam ululemrinin yönetiminin bulunmadığı beldelerde; müminler küfür ahkamına muhatap oldukları için “ESİR” hükmündedirler. Küfür ahkamı memurlarına, zekat ve öşürlerini kat’iyyetle veremezler. Verseler de sahih olmaz.” Zekat toplama hakkının İslam devletinin başı ululemre ait olduğunu bilmek başka şey, hem zahiri ve hem de batıni mal olarak tabir edilen, ortada olan; para, altın gibi gizlenilebilen mallar –ki bu gizlenilebilen kısmı Hz.Osman efendimizin ictihadı ile ancak devlet tahsil eder’e dahil olmaz, verilmesi, müslüman ferde bırakılmıştır.
Seyyid Kutub, Allahresulünün -sallahü aleyhi vesellemin- damadı, müslümanların üçüncü halifesi ve Peygamberin “raşid halifelerime uyunuz “ buyurduğu Hz.Osman-ı Zinnureyn’den -radiyallahü anh-ve Müllefei Kulüb’e artık zekatın verilemiyeceğine ictihadla fetva veren Hz.Ömer -radiyallahü anh- efendilerimizden ve onların bu ictihadlarını ittifakla-icma kabul eden sahabe-i kiram hazeratından daha mı iyi İslam’ı biliyordu, bilgiliydi ve akıllıydı ?? Bu soruya “evet” diyecek bir ahmak çıkmaz demeyin, nice nasipsizleri şahsen tanıdım !
“Vücubunun şartlarından biri de İslami manada hür olmaktır. Bir İslam beldesi istilaya uğrarsa, orada oturan müslümanlar, acil ihtiyaçları dışındaki bütün imkanlarını cihad için sarfetmek mecburiyetindedirler.” (Y.Kerimoğlu, Emanet ve Ehliyet c. 1 sh: 442vd. )
hükmünü muteber kaynaklardan nakleden Y.Kerimoğlu cihadın günümüz yiyicileri gibi hırsızlamıyacak bir cihad emiri etrafında tahakkuk edeceği şuurunda olan hoca efendilerdendir. Ancak, ben bugün başta Avrupa’daki kuruluşlar olmak üzere Türkiye de dahil böyle bir zekatı hak olarak alıp da, hak yerlere harcayacak başları -istisnalar hariç- maalesef göremiyorum. Her fert eliyle zekatını itikadı düzgün müslümana bizzat kendisi vermelidir. Aracılar zekatı ulaştırana kadar, cihad ettiğini ilan eden, ehl-i sünnet ve cemaat itikadından sapmış insanlar, bu paralardan bal tutan misali istifade etmektedirler!
Aslında “zekat bir vergidir” sözünün babası Teymiye’dir. Madde 3′de değinmiştik, ancak burada bu cümle başka bir şeyi de beraberinde getiriyor. Bunu okuyan adam geliyor ve diyor ki, biz zaten devlete dünyanın vergisini veriyoruz, anamız ağlıyor .Ne diye Ramazan ayında zekatı bir daha vereceğim. Devlete verilen vergi zekattır.İşte Seyyid Kutub ölse bile, cürmü ve veballeri ardında devam ediyor.Ya sadaka-i cariye, ya vebali yüklenme..
Bu noktada Hz.Osman radıyallahü anh efendimizin müthiş zekasından kaynaklanan ictihadının güzelliği günümüzde de anlaşılmalıdır. Şayet Hz.Osman (RA) efendimizin deha çapındaki o uygulaması olmasaydı, bugün İslam devleti ve zekat toplayan memurları olmadığı için, müslümanlar zekatlarını da veremiyecek; zaten devletsiz olmalarının vebaline bir de zekatı vermemek cürmü ilave edilmiş olacak idi. Hz.Osman (RA)’in feraseti bizi inşaallah zekat hesabından kurtaracaktır. Çünkü o zamandan beridir, müslümanlar ister dar’ül harpte, isterse dar’ül İslam’da zekatlarını veregelmişlerdir.

06.11.2007 - taip

Konular