Erkeklik Neden Gay'ıyor?



Her fırsatta "Erkek milletiz" diye övünürüz ama, bu problem aslında ülkemizde öteden beri gizliden gizliye yaşanan, sargıların altında kanayan bir yaradır; bilen bilir. İşte bu yara ‘star,’ ‘ilah(!)’ vs. diye tanıtılan bir şarkıcı vesilesiyle açığa çıkınca, toplum olarak birden irkildik tabiî. Oysa biz sadece hakemleri öyle sanırdık; bir de, elin gavurunu... Bizi tatlı gaflet uykumuzdan uyandırmanın ne âlemi vardı ki?





Böylesi yazılara problemin tarihçesi ile başlamak adettir esasında. Ne var ki, Kur’ân sayesinde, bu problemin Lût kavminden beri var olduğunu hepimiz zaten biliyoruz. Bu noktada dikkat çekici olan, çoğumuzun üzerinde konuşmayı bile ayıp saydığı bu konuda Kur’ân’da o derece çok ve açık ifadelerin bulunmasıdır. Meraklıları Hûd, Hicr, Şuarâ, Neml ve Ankebût sûrelerine havale ediyorum. Kur’ân, Lût kavmi örneğinde kendisine temas ettiğine göre, demek ki, bu problem ‘Lût kavmi kadar eski, yok farz edilmeyecek kadar önemli, zinadan bile çirkin, ama herhangi bir insanî yanılgı kadar da konuşulabilir’ imiş.





Problemin yaygınlığı konusunda rivayetler muhtelif. Bu konuda araştırma yapmaya sadece Batı ülkelerinde cesaret edilmiş. Orada çıkan yüzdeler bile hayli çelişkili. Erkeklerde yüzde 1 yaygınlıktadır diyen yayınlar da var, oranı yüzde 5 olarak bulanlar da. Anlaşılan, o ‘özgür ve hoşgörülü’ ülkelerde bile bu yönelim rahat, doğru ve tutarlı biçimde ifade edilmiyor. Araştırmadan araştırmaya bu denli rakam oynamaları başka nasıl açıklanır ki? Demek ki, yapılana ‘özgürlük’ adına alkış tutanların zıddına, oralarda bile ‘yapanlar’ın çoğu yaptıklarından utanıyor aslında. Anlamlı, değil mi?





Peki, neden böyle birşey oluyor? Böylesi bir cinsel sapma neden ve nasıl yaşanıyor?




Önce biyolojik-genetik faktörlerle başlayalım:





Aslında hepimizin vücudunda karşı cinsin hormonları da az miktarda bulunur—bilmem biliyor muydunuz? Zaten, öyle olmasa, bütün erkekler aşırı sert ve maço, bütün kadınlar ise aşırı kırılgan olurlardı ve cinslerin birbirini anlayıp hissetmesi pek de mümkün olmazdı. Ancak normalde var olan bu minimal yönelimler, genetik ve hormonal bozulmalar sonucu, bazı kişilerde ileri düzeylere varabiliyor. Ve ortaya doğuştan eşcinselliğe yatkın bireyler çıkabiliyor.





"E, sonra?" diyorsanız, şu sohbeti dinleyin:





Geçenlerde bir psikiyatrist arkadaşım beni telefonla aradı. Kısa bir girişten sonra, "Baksana!" dedi, "Biliyorsun; son araştırmalar eşcinselliğin bazı durumlarda neredeyse önlenemez olduğunu gösteriyor. İşin doğuştan gelen genetik bir boyutu da olduğu tesbit edildi; sen de okumuşsundur. Yani, bu kişilerin en azından bir kısmı, yaratılışlarında var olan meyil dolayısıyla o yöne gidiyorlarmış; bu açık artık. Oysa biz İslâmî yönden bunun kabul edilemez bir yönelim olduğunu, hatta ceza gerektirdiğini okuyoruz. Nasıl çözüyorsun bu ikilemi?"





Ona, "Belki garip bir örnek olacak ama" dedim, "Biliyorsun, meselâ çok eşlilik de erkekler için neredeyse genetik ve tabiî bir meyildir." "Evet?" dedi. "Peki sen çok-eşli misin?" diye sordum. "Tabiî ki hayır" dedi. "Neden?" diye üsteledim. "İçinde böyle bir meyil yok mu? Açık konuş lütfen." "Var aslında" dedi, "Ama hem eşim buna izin vermez, hem toplumsal kurallar, kanunlar vs. bir yığın engel var; biliyorsun. Üstelik günaha girmiş olurum. O yüzden düşünmem bile."





"Kendi sorunun cevabını kendin vermiş oldun işte" dedim. "Eşcinsel meyiller de bazı kişiler için genetik bir temelden kaynaklanan, neredeyse zorunlu bir yönelim olabilir; ama o kişilerin de bu anormal yönelimlerini kontrol etmeleri beklenir, bunu becerebilirler de aslında."





"Bu yönden düşünmemiştim" dedi arkadaşım.





Ardından, kısa bir düşünme sonrası, "Ama" dedi, "meselâ, bilirsin, beyindeki bazı bozukluklar, örneğin temporal epilepsi gibi hastalıklar, kontrolü güç saldırganlıklara yol açabiliyor. Böyle bir hastalığın da etkisiyle, diyelim ki bilincinde olmadan birini öldüren bir şahıs ceza görür mü? Görmez. Bünyesel hastalığın etkisiyle bu suçu işlediği tesbit edilirse Türk Ceza Kanununun 46. veya 47. maddesine göre cezası ya hafifletilir ya da tamamen affedilir. Buna ne diyeceksin?"





"Peki," dedim, "O hasta, cezası affedildikten sonra, bir cinayet daha işlesin diye serbest mi bırakılır? Yoksa hastalığı düzelene kadar tedaviye alınıp sonra da uzun süre izlenip kontrol mü edilir?"


Arkadaşım, "Yine haklısın" dedi.





Siz de "Haklısın" dediyseniz, geçelim bu problemin psiko-sosyal yönlerine. Önce aile ve yetiştirme ile ilgili faktörlere kısaca göz atalım:





Bu konuda en çok üzerinde durulan etkenler, annenin eşine baskın, oğluna fazla yakın oluşu ve babanın ise—ya yok veya soğuk veyahut uzak olması yüzünden—yetişen delikanlıya iyi bir örnek olmayışıdır. Tipik bir örnek olarak, meselâ, kocasından yana hayal kırıklığı yaşayan ve kopuk evliliğinin tesellisini oğluyla paylaşımda bulan bir anne, hele babayı oğluna kötülüyor ve evde de dışlıyorsa, tehlike çanları çalıyor demektir. Tabiî, bu erken dönemlerde çalan çanların sesi ancak ergenlik dönemlerinde duyulmaya başlanır; ama o zamana kadar da, çoğunlukla iş işten geçmiş olur.





Ergenliğe geçiş döneminde sırf meraktan bu tür bir ilişkiyi (kısmen) denemiş gençler de hayli fazladır. Nerdeyse ne yaptığını bilmeden, ‘doktorculuk’ oynarcasına. Bu tür tecrübelerin (bizde yine araştırma yok, ama Batı ülkelerinde) en az yüzde 10 gibi yüksek oranlarda olduğu da bir gerçektir.





"Çocukça bir hata" bile denebilir belki. Ancak, esas önemli olan, bundan sonrasıdır. Bu tür bir olayın ardından, bazen yıllar sonra, "Eyvah, ben ne yapmışım?" muhasebesi yaşanır genellikle. Bu dönemde bunalımını paylaşmayıp kendi kendini yiyip bitirmek; kendini aşırı suçlayıp "Yoksa ben ‘gay’dım mı?" sorgulamasına dalmak, bazen genci tam zıt bir sonuca götürebilir. "Battı balık yan gider" durumu gerçekleşir. Gerçekte öyle olmayan genç, gerçekte öyle olmadığı halde kendisini öyle zannettiği için, gerçekten öyle olur!





Traji-komik bir örnek anlatayım: Bir eşcinsel hastam vardı. İlkokul yıllarında bağırsak paraziti problemi varmış. Bilen bilir; bu parazit anüs kaşıntısı yapar. Belki inanmazsınız ama, bu kaşıntı gitgide delikanlıyı "Yoksa ben..?" kuşkusuna götürmüş. Sonuç maalesef kötü! Üstelik, anlattığım tek değil. Literatürde, sadece ve sadece bağırsak paraziti yüzünden cinsel tercihi bozulan birçok vak’a var. Yani? Utanıp konuşmamak, gurur yüzünden anlatmamak, yardım istemeyip kendi kendini yemek yok mu? İşte bu şey o kadar çok yerde ayaklara dolanıyor ki! Sırf bu yüzden ne hayatlar kayıyor, bilemezsiniz.





Cinsel özgürlüğün konumuzla ilişkisine geldik artık. Bu konu çok netameli. Kimileri Batıdaki dejenerasyonun oradaki aşırı serbestlikle ilişkisini vurgular, kimileri de Doğudaki kapalılığın perde altında sapkınlıkları teşvik ettiğini. Aslında iki taraf da haklıdır. Meselâ, bilirsiniz, bir bitki fazla sulanınca da kurur, susuz kalınca da. Yani, zıt dengesizlikler aynı sonucu verir. İşte, eşcinsellik gibi sapkınlıklar da aşırı serbestlikle de gelişebilir, tersine, aşırı baskı ve kısıtlamayla da. Birinci şıkkın örneği Hollanda, Danimarka gibi ‘özgürlükçü’ ülkelerdir. Bu gibi ülkelerde—veya sair ülkelerin onları taklit eden toplum kesimlerinde—cinsel serbestliğin en ileri boyutlarda olması ve cinsel faaliyetlerin serbestçe yapılabilmesi, normal cinsellikten alınan zevki sıradanlaştırıp, heyecan ve değişiklik arzusuyla kişileri farklı tarzları denemeye sevkediyor olsa gerektir. Ama, dediğim gibi, bunun tersi de doğrudur. Yani, cinselliğin bir tabu, mutlak ayıp olarak kabullenilip perde altına itildiği yörelerde de, bu doğal ama bastırılmış heyecanın hangi anormal yönlere kanalize olacağı bilinemez ve sonra da "Yorgansız yatar, oğlansız yatmaz" şehirler dolaşır dil altlarında.





Sosyal faktörler konusunda, yukarıda sözünü ettiğim sohbetteki ‘bastırılmış çok-eşliliği’ tekrar hatırlayalım. Kimi doğal yönelimler bile sırf toplum baskısıyla kontrol edilebildiğine göre, kamuoyu baskısının ve genel toplumsal yönelimlerin sosyal bir varlık olan insanların tercihlerini ve bunların ifade edilme şeklini nasıl etkileyeceğini söylemeye bile gerek yoktur.





Kamuoyu derken de ilk akla gelen medya oluyor maalesef. Sokaktaki insana, neye kızıp neyi seveceğini kim telkin ediyor sanıyorsunuz? O halde, TV programlarına dikkatle bir göz atalım. Meselâ, özellikle hanımlara yönelik programlarda şarkı söyleyip göbek atan bazı tiplerin nasıl bir sevimlilik imajıyla zihinlere kazındığını farkettiniz mi? Veya, son olayda olduğu gibi, kötüyü teşhir eder gibi görünürken aslında bilinç altımıza ‘o bile’ mesajının verildiğini sezmediniz mi?





Demiyorum ki, TV’lere savaş açalım. Ama hiç olmazsa o sahneleri seyretmesek? Kendi çocuğunu o tercihle düşünmek bile istemeyenlerin, ‘konu mankeni’ bir şarkıcı olunca buna alkış tutması nasıl bir çelişkidir? "Bu adam çok şeker ama sen ona benzeme oğlum" söyleminin işe yaraması mümkün mü?





Açıkçası, en azından kendi kamuoyumuzda, yani hiç olmazsa aile-dost-akraba çevresinde, doğruya ‘doğru,’ yanlışa ‘yanlış’ dememiz gerekiyor. Etrafımızda henüz değer yargılarını yerleştirme aşamasında olan çocuk ve gençler var ve bizi dinliyorlar; bunu hiç unutmayalım. Hem, yanlışlar karşısında susana ne deniyordu? Demeye dilim varmıyor; ‘dilsiz...’ mı neydi?





Ama tam bu noktada, iyiyi emretmek, kötüyü men etmek noktasında, modern çağın alameti olan bir itiraz gelir:





"Bu onların özel hayatı; kimse karışamaz."





"Özel hayat dört duvar arasında olur. Bunlarınki düpedüz genel hayat. Garip yönelimlerini dışarıya teşhir etmesinler öyleyse."





"Nedenmiş? Başkasına zarar vermemek kaydıyla herkes her yaptığında hürdür, size ne?"





"Bu sözünüzü unutmayın; çok yerde işinize yarar. Meselâ başörtüsüyle okumak isteyen kızların kime ne zararı vardı peki?"





"Biz ona da karşı değiliz. Dileyen dilediği gibi yaşasın."






"Peki, meselâ neden ‘çöp evler’de oturan şizofrenleri zorla götürüp tedavi ediyorlar?’





"Ama onlar komşularını rahatsız ediyorlar."





"Biz de öylelerinden—özellikle çocuklarımıza kötü örnek oldukları için—rahatsız oluyoruz."




"Hık, mık."





Şimdi, gelelim konunun bizi esas ilgilendiren kısmına. Çocuk ve gençlerimize getireceğim sözü. Ve, dar dairemizde neler yapmamız gerektiğine. Zira, hemen her problemde olduğu gibi, bu konuda da son âna kadar, "Bize birşey olmaz" deyip başımızı kuma sokma alışkanlığımız var maalesef. Ama eşcinsellik uzaylılarda değil, sizin-bizim çocuklarımızda oluyor, olabiliyor. Dolayısıyla, yumurta kapıya gelmeden tedbir almak zorundayız. O yüzden tavsiye ediyorum ki:






1. Bu tür hassas konuları ne yok farz etmeli, ne de kaşınmayan yeri kaşımalı. Uyanık bir sessizlik ve dengeli bir müdahale gerek.






2. Küçük yaşlardan itibaren giyim, oyuncak gibi konularda cinsiyeti vurgulayacak ve cinsel kimlik oluşmasına yardım edecek yönlendirmeler yapılmalı. Meselâ, cinsiyete göre giydirmek, uygun oyuncaklar almak gibi.







3. Çocuk, normal gelişimi içinde, özellikle belli dönemlerde, cinselliği çok merak eder; onu doğru bilgilendirmek gerekir. Eşcinselliği anlatın demiyorum. Normal, doğal, insanî merakların doyurulması ilerisi için sağlam bir temel olacaktır diyorum. Bu konularda çekinip utanmayın lütfen: Siz doğrudan utanıyorsunuz ama, birileri yanlıştan bile utanmıyor. Ve hiç unutmayın: "Çocuklar öğrenmeye hazır olmadıkları konuları zaten sormazlar." Çocuk birşeyi soruyorsa mutlaka cevap vermeniz gerekir—elbette, usulünce! Cinsel eğitimi o malum TV’lere veya cahil arkadaşlarına mı bıraktınız yoksa?







4. Özellikle ergenlik çağında gençlerin kendi cinslerinden ebeveynlerle, yani babayla daha fazla vakit geçirip paylaşım içinde olması şarttır. Bunu vurguluyorum; tâ ki, "İşten eve, evden işe," ‘pijama-terlik-televizyon,’ "Hanım, sen ilgileniver, ben çok yorgunum" hastalıklarına yakalanmış babaların kulakları çınlasın!





5. Aile içinde erkeğin hafif başat ve saygın konumunun korunması lazım. Yoksa, meselâ evde kadın bariz biçimde baskın, erkekse pasif ise—ki, neredeyse ahirzaman alameti olarak çoğu evde mevcut durum maalesef budur—erkek çocuk için kadın konumu imrenilecek bir durum kazanabilir.





6. Bu tür bir problemle karşılaşıldığında aşırı tepki ve açıklamasız yasaklar merakı artırır sadece. Konuş(tur)masanız bile, gencin aklındaki soru işaretleri artarak devam eder.





7. Darda kalırsanız bir psikiyatristten yardım isteyin. Gerçi maalesef Amerikan Psikiyatri Birliği eşcinselliği bir hastalık olarak görmüyor ve ülkemizde de aynı görüşte olan birçok psikiyatrist var; ama doğru hekim seçerseniz o size doğru yolu gösterecektir.








Not: Eşcinsellik aslında sadece erkeklere has bir durum değil. Kadınlar arasında da bu problem hatırı sayılır biçimde yaşanıyor. Yalnız, bayanlardaki şekli daha belirsiz seyrediyor ve pek de dirençli, devamlı olmuyor. Normal bir cinsel hayat ve mutlu bir evlilik, problemi çözmeye yetiyor genellikle. Yine de, özellikle bayanların toplu kaldığı yerlerde dikkatli olmak gerekiyor.





Maalesef biz toplum olarak kadın-erkek mahremiyetine ‘çok’ dikkat ederken, mahremiyetin erkek-erkek ve kadın-kadın arasındaki biçimlerini bazı zamanlar sanırım ihmal ediyoruz. Her iki cins açısından, problemin bir sebebi de bu. Bu noktada, biraz kitap karıştırıp erkeğin erkeğe, kadının kadına karşı mahremiyet ve tesettür ölçüsünü öğrenmeye ne dersiniz?



DR. YUSUFKARAÇAY


30 yorum

Re: Erkeklik Neden Gay'ıyor?

escilsellik din acisindan paradoks tur bunu oyle aciklayamazsiniz ancak reddersiniz....sana kadin sevdirildi evlendin hemde 2-3 tane sen pasalar gibi geceleri renklen ben gay im diye tesettur e rabia gibi inanca gireyim hemi...
adalet bunun neresinde???? ben erkek seviyorum diye seytanin cocugu olmuyorum ayni allahin cocuklariyiz...
ha birde ailede ikiz olanlar var ayni cevre kosullarinda yetisiyorlar birisi gay digeri degil?
lut kavmi sadece erkeklere ilgi duyduklari icin degil erkekleri zorladiklari icin helak oldular ortada tecavuz var....

17.08.2013 - Zehirliok Ziyaretçisi

CVP:Re: Erkeklik Neden Gay'ıyor?

Böyle bir saçmalık olamaz. GAY'lık uyuşturucu, sigara, alkol gibi bir hastalıktır. DİN böyle kabul eder.. internetten gayları izleyip izleyip sonra burada günah çıkartmayın.. dine uymak yerine, dini kendi sapıklıklarınıza uydurmak için mücadele etmeyin.. hasta oldugunuzu kabul ediniz ve tedavi olmaya bakınız..

17.08.2013 - hastalık

Doktor beyin makalesini

Doktor beyin makalesini okudum. Taktir ediyorum. Ancak birkaç cümle de ben eklemek istiyorum;
İnsanlarımızı eşcinsellik gibi bir sapkınlığa iten diğer bazı unsurlarda iki cinsin arasında uçurumlar olması.Ahlak sınırları dairesinde iki cins birbirini tanıyıp saygı duymalı.Bu şu demek değildir flört etsinler anlamında değil. İki cins en azında birbirlerinin farkında olsun. Bir diğer unsurda, aile içersinde ve toplumda kadınlar çok fazla horlanıp basit varlıklar gibi tanıtılmasın. Bu durumda bazı erkekler, değer verilebilecek sevilecek ancak erkektir düşüncesine kapılıp sadece erkeklere ilgi duyabiliyor. Müslüman bir toplumda her iki cinsinde saygın bir rolü olduğu bilinci çocuklarımıza aşılanmalı.Bir taraf çok yüceltilirken diğer taraf çok aşağılanmamalı. Doktor bey aile içinde kadın baskın olmasın vurgusunda bulunmuş.Evet olmasın lakin çokta geride olmasın. son sözü söyleyen erkek olduğu halde, sözü dikkate alınır konumda kadın olsun. Allah'ın kur-an'da yad ettiği orta yolu tutmanın toplumsal yaralarımıza ilaç olacağı kanısındayım...

05.01.2013 - Zehirliok Ziyaretçisi

eşcinselikten kurtulmanın yolları

bizim mahlede bir tane eşcinsel vardı sonradan kurtuldu.nasıl kurtulduğunu sorunca bana dediki ben internetteki kötü siteleri bırakınca kurtuldum.ben anladım ki herşey insanın kalbinden zihinine doğru bir akım halindedir.sen kötü bir günaha baksan zamanla kalbini sirayet eder.belli bir müddet sonra tüm vucudunu kaplar sen düşünmesen bunun şeytanın bir vesvesesi olduğunu anlasan kurtulursun.kalpte şeytanın bir bölümü var şeytan oradan insana vesvese veriyor.eğer sen o vesveseyi küçük görür isen kurtulursun sen o vesveseyi büyütürsen kurtulamazsın.insan kendince diyiyor ki ben öyleyim ama şeytan onu kandırıyor.bu insan zanederki duyguları öyledir bunu çok iyi bilsin ki şeytan onun kalbinde yer edinmiş ona vesvese veriyor.biliyormusunuz ben nereden anladım geçen bizim mahlede birisi diyiyorduki ben hz. mehdiyim ona dedimki hz mehdi geçmişinde hiç günah işlememiş amam senin geçmişinde dolu günah var sen nasıl hz. mehdi olursun diye sorunca bana şöyle dedi benim duygularım benim hz.mehdi olduğumu söylüyor.sizce o adam hz.mehdi midir ? nasıl onu duyguları onu yanıltıyorsa insanıda kendi duyguları insanı yanıltır.kısacası sen eşcinsel olduğunu düşünme içinden gelen bu duygulara cevap verme ve bunu küçük gör bu duygulardan korkma sana hiç bir zarar vermez.nasıl ki tv deki bir yılan bize zarar vermiyorsa bu da öyle zarar vermez.düşün gece karanlığından eve giderken yolun üstünde yılana benzeyen bir şey görüyorsun sen bu yılandır desen gözünde büyütür isen bakarsın ki gerçek gözünde büyük bir yılan olmuş ama sen bu bir ip desen o zaman bakarsin ki gerçekten bir ip imiş.

21.12.2012 - Zehirliok Ziyaretçisi

Re: Erkeklik Neden Gay'ıyor?

BEN ERKEKKLERDEN HOŞLANIYORUM VEDE ERKEK ARKADAŞLARIMA YANAŞIYORUM SEX YAPMAK İÇİN AMA ONLARA GAYLIĞA DÜŞMAN OLUNCA YAPMIYIP ARKADAŞ KALIORUZ AMA BN ONLARDAN HOŞLANIYORUM AMA TEK ŞEYDE HİÇ İLİŞKİYE GİRMEMEMDİR AMA ŞUDA VAR GAY PORNOSU İZİLİYİP SEVK ALIYORUM AMA İLİŞKİYE GİRMEDİM DEDİĞİM GİBİ ACABA BEN GAYMIYIM

10.11.2012 - Zehirliok Ziyaretçisi

CVP:Re: Erkeklik Neden Gay'ıyor?

Bunlar tamamen şeytanın vesvesesidir. Gaylık dinen meşru görülen birşey değil tam tersi lanetlenmiştir. İçinizdeki hoşlanma duygusu şeytandan ve sizin ektiğiniz tohumlardan meydana gelmektedir.

14.11.2012 - bilgi

Re: Erkeklik Neden Gay'ıyor?

merak meraktır dedik bi deneyelim dedik, ama şu an bin pişmanım.keşke hiç bulasmasaydım.insan bazen aklında fanteziler kurup böyle kötü şeylerle uğraşıyo ama gerçekte o kadar iğrenç bişey ki.ilk ve son deneyişim olcak inşallah .inşallah allahın izniyle bi daha böyle bişey yapmayacam. siz gençler kendinizi bence böyle şeylerle yazık etmeyin.işin günah konusuda var,hastalık konusu da var. internette gaylığı niye bu kadar övüyorlar anlamadım. SAKIN BU NETTEKİ YORUMLARA BÖYLE KANIPTA BÖYLE ŞEYLERE BULAŞMAYIN BENCE. İstedikten sonra bırakabilirsinz sigara gibi kimseyi kandırmayın!!! Bence gaylik en büyük cinsel sapkınlık . bile bile niye böyle sapkınlığa düşüyoruz ki. inşallah isteyipte kurtuluruz bu pislikten.

13.08.2012 - Zehirliok Ziyaretçisi3526

yazarla iletişim

acaba bu yazıyı yazan DR. YUSUFKARAÇAY ile nasıl irtibata geçerim bilgilendirirseniz çok sevinirim.

15.06.2012 - Zehirliok Ziyaretçisi

Bir kimse neden escinsel

Bir kimse neden escinsel olmayi secsin? Neden isteyerek ve bilincle herkesin icine tukurdugu bu sozde sapikliga bulasmak istesin? Siz kendinizi tatmin edebiliyorken o neden edemesin? Yorumlarin bazilari mide bulandirici gercekten. Allah'iniz size akil fikir versin.

24.02.2012 - Heasuuux

yorumları yazıları

yorumları yazıları okurken içim parçalandı. siz gay gibi hissettinizmi ? yada nasıl bişeydir piskolojileri nasıldır die düşünüp empati kurabldinizmi ? sehvet diyosunuz ? peki bir erkeğin kadına olan ilgisi ozamn sehvet olmuyormu çok merak ediyorum ? bir erkek kadın için ne düşünüyorsa eş cinsellerde birbirleri için aynı şeyleri düşünebilir. arkadaşlar hastalık kelimesini kullanıyosunuz biliyomusun bu hayttaki en basit şey nedir insanların 2 kuruş para vermeden bi güzel savurdukları yargılardır. kimse bukadr aşalalanan rencide edilen birşeyi yaşamak istemez ama elinde olmayan birşey sizden rica ediceğim tek şey var bir empati kurun ve erkekseniz kadın olmak zorunda olduğunuzu düşünün yada kadınsanız erkek olmak zorunda olduğunuzu düşünün beyniniz durur eş cinsellerde kendilerini öyle hissediyolar işde anlayın artık eş cinsel erkeksen erkek olabilmek bir erkeğin kadın olması kadar zordur ve nefsine hükmetmeside en fazla cinsel kişiliğini bastırablr ama kalbi birilerine aşık olur....

22.11.2011 - morelim bozuk

CVP:yorumları yazıları

Allah kimseye kaldıramayacağı yükü vermez. Eğer GAY'lık Allah katında sizin iddia ettiğiniz gibi fıtrattan yaratılıştan gelen birşey olsa idi emin olun Allah onlara da hak hukuk verirdi..

Açın kuranı kerime GAY'lar yani LİVATA' yapanlarla alakalı bilgiler var. HZ. Lut peygamber toplumu GAY olan bir yere peygamber olarak gönderildi. Allah onları uyardı. Vazgeçmediler.. Sonuç olarak helak oldular..

Uyuşturucu, Afyon, Sigara, Alkol, Kumar bunların hepsi kötü alışkanlıklar.. GAY olmak kendi cinsine yönelmekte öyle..

İstiyor olabilirsiniz. Çok aşırı istek içinizde olabilir. Ama bu yapılan işi meşru göstermez. Kendinizle savaşmanız, kendi nefsinizi yenmeniz gerekir.

Ha unutmadan çok aşırı GAY'lık isteği varken siz bunu yener ve böyle bir hataya düşmezseniz normal insanın kazanamayacağı MAKAM'ı kazanırsız CENNET'ten.. Başkaları cennete gitmek için çabalarken sadece bu isteğinizin önüne geçtiğiniz için cennetin tüm kapıları ardına kadar açılaverir.. Yeterki inanclı olun, inancınızı kaybetmeyiniz

22.11.2011 - inanç

???

evet çok haklısınız bunun ne kadar ne kötü olduğunu hepimiz biliyoruz ne kadar günah olduğunu ne kadar iğrenç olduğunu.peki hiç düşündünüzmü acaba kendi ailenizden birinin böyle bir davranış içinde olduğunu ne yapacaksınız kesecekmisiniz öldürecekmisiniz ya da taşa mı tutacaksınız emin olun kimse ama hiç kimse öyle olmayı istemiyor.eleştirilerinizi biraz daha esnek yaparsanız bizim gib doğru yolu bulmaya calışanları emin olun memnun edersiniz.allah hepimizi korusun hepimizin günahlarını affetsin.Amin

16.07.2010 - hirnep

bi dakika ya

Gay yada Lezbiyen olmak...tedavisi yokmudur be ya ...
Burda gördümkü herkes ya sağ uçta yada sol uçta n'oluyor hani bunun çaresini yazan biri yokmu... o zaman size bikaç ip ucu...
Önce kabul etmek lazımdırki insanlardaki bu fıtrata ters istek nefsin sapkınlık isteğidir.
Yusuf Suresi 53. ayet-i kerime:
"Ve ma uberriu nefsiy, innennefse le’emmaretun bissui illa ma rahime rabbiy"
"Ya Rabbi, ben nefsimi beraat ettiremem, temize çıkartamam. Çünkü nefsim bana şerri emrediyor. Ama Rabbimin rahim esmasıyla tecelli ettiği nefsler müstesna".
Kötülüğü emreden içimizdeki nefs imiş.Peki bu nefsi ıslah etmek mümkünmü...elbette... çünkü Allah celle celaluh buyurur;
Mûsâ, kavmine dedi ki: “Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilâh edinmekle kendinize yazık ettiniz. Gelin yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün (kendinizi düzeltin). Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah da onların tövbesini kabul etti. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir.”
Bakara 54.
Bu bir hastalıktır, nefsin hastalığı .Asli olarak temiz olan kalbimiz nefsin şerr oklarıyla kirleniyor, hastalanıyor.
O halde cismani bedenimiz rahatsızlandığında nasılki bir doktora gidiyorsak ve bu en doğal bir fiil ise ohalde Kalbimizin ve nefsimizin hastalığı içinde bir Ehli Sünnet itikadı üzere olan Bİr ehlullaha Bir manevi doktora bir "Mürşidi Kamil"e gidip manen tedavi olup Bu hastalıklardan kurtulmaya çalışmak lazımdır.Rabbim sizlerede hakiki bir Mürşidi Kamili bulup nefslerini terbiye etmeyi nasib eylesin,yeterki niyet koyun.

08.02.2010 - kanpihtisi

gaylik

Ben gayliyin pek iyilesen bir sey oldugunu dusunmuyorum,ozelikle de dogustan olanlari.Ama onlarin kim olduklari onlari dislamak icin bir sebeb olamaz,bence...
Benim cox iyi tanidim biri var,bir gay...Cok akilli,cok iyi biri.14 yasindan bu gune dek namaz kiliyor,tanidigim en inancli insanlardan biri.kendi kimliyinin hor gorulmesinden dolayi ailesinden ayrilip Ingiltereye gocdu ve orada yasiyor.Ibadetinden hic kalmamasi,inancli olmasi,bunu gunah saymasina ragmen yine de bunu deyisememis.Hala erkeklerden hoslaniyor,hala asik oldugu kisi bir erkek.10 yildir ailesinden de ayri, yalniz yasiyor.Onu taniyan her kes seviyor,cok arkadasi var,ama yalniz...Biz istemediyimiz icin,ondan omrunun sonuna kadar yalniz olmasini isteme hakkimiz varmi sizce?Bence,yok.Bu,bir tur cok sevdiyimiz insandan ailesinin bizden hoslanmamasi nedeniyle ayrilmamizin istenmesi gibi bir sey...
Gay-liyi desteklediyimi yada hor gorduyumu soyleyemem.Yalnizca farkli kesimlerden bakmaya calisiyorum.Biliyoruz ki,simdi tip bile bunun hep(co]u zaman) iyilesmediyini soyluyor.Onlardan ne istediyimize bakin:biz rahat yasiyalim,ister sosyel,ister aile ici,isterse de intim olarak bizim her seyimiz olsun,ama siz,bizi rahatsiz etdiyi icin omrunuz boyunca yalniz kalin,yalniz yasayin.
Onlari co]u zaman disliyoruz,bazen tiksintiyle yanasanlarini bile gordum.Neden?Ya bizim kendi basimiza gelseydi?O mu secmis normal olmamayi?
Dusunuyorum ki,gay-liyin sosyel olarak yayilmasina sebeb kendimiziz.Cunki onlara davranisimizla onlari kendimize karsi kiskirtiyoruz.Serhedler koyuyoruz,onlari kendimizden ayiriyoruz,disliyoruz.bunun icin de onlara,etmek mumkun oldukda bile,yardim edemiyoruz.
Bence,onlara karsi bu kadar onyargili olamamaliyiz.Nede olsa,onlar da birer insan.

22.06.2011 - odlin

CVP:gaylik

Allah kimseye kaldıramıycağı yük vermez.

GAY'lık hz. lüt a.s. mın kavminin kütü fiili idi. Yani LUT peygamberin gönderildiği toplumda çok yaygındı. Allahta onlara peygamber gönderim YAPMAYIN diye uyardı. Ama onlar dinlemedi.

GAY'lık islami tabiri ile LUTİLİK ya da LİVATA bir hoşgörme değil HASTALIK'tır!

Allah şifası olmıyan hastalık vermez. AŞIRI KADIN DÜŞKÜNÜ bir erkek için bu isteğinden dolayı ZİNA nasıl HELAL olmıyacaksa ERKEK düşkünlüğü de başka bir erkeğe helal olamaz!

İlimsiz İBADET kişiyi kurtarmaz. Alimin uykusu cahilin ibadetinden hayırlıdır. GAY'lığına mazeret araması sadece CAHİLLİĞİNİN sonucudur!!

Rabbim yardımcısı olsun!

22.06.2011 - Ahmet Emin

Konular