Titrek Sesli Kız

Telefonun öteki ucundaki genç kız ağlamaklı ses tonuyla konuşuyordu:



“Hocam, moralim çok bozuk, çok kötüyüm, bana yardım eder misiniz?”



“Buyurun nedir probleminiz?”



“Nişanlım beni terketti. Hem de eften püften meseleler için. Bana sadakatsizlik gösterdi. Hayallerim kırıldı. Ben şimdi ne yapacağım?”



“Evlenip, yuva kurduktan sonra sizi terketseydi, daha mı iyi olurdu?”



Titrek sesiyle devam etti:



“Ama gururumu çok kırdı. Dayanamıyorum.”



“Bütün bunlar doğru. Ama hisleri bir kenara bırakarak düşünelim. Aynı gençle evlendiniz, aradan kısa bir süre geçti, sonra bir trafik kazasında hayatını kaybetti, o zaman şimdikinden daha çok üzülmez miydiniz? Veya evlendikten sonra kendisinde ortaya çıkan bir rahatsızlık yüzünden çocuğunuz özürlü, sakat dünyaya geldi. O zaman mı daha çok üzülürdünüz, yoksa şimdi mi?”



“Ama hocam, hep kötü örnekleri veriyorsunuz?”



“Henüz yaşınız çok genç. Nice kötü olayların ardından iyilik, nice iyi sanılanların ardından da kötülük ortaya çıktığını görüp geçirecek kadar yaşamadınız.. Evet, beterin beteri var diye boşuna dememiş atalarımız. Bunu unutmamak gerek. Ayrıca biz gaybı bilmediğimize göre bu ihtimalleri düşünmek zorundayız.



Gaybı bilen Rabbimiz bakın ne buyuruyor: “Sizin kötü gördüğünüz şeyler, aslında sizin için hayırlıdır. Ama bunu bilemezsiniz.” “İyi olacağını sandıklarınız da, sizin için kötüdür. Siz bilemezsiniz, ben bilirim.”



Bizi O yarattığına göre bizim için hayırlı olanı da O bilir. Görünüşte hayır olan şeylerin arkasındaki kötülüğü bilemediğimiz için Onun hükmüne teslim olacağız. Belki küçük bir üzüntüye bedel, büyük kederlerden bizi kurtarıyor. Veya umduğumuz küçük mutluluğa bedel, büyük mutsuzluklarımızı önlüyor. İşte bunun için sabretmek gerek.. Onun hükmünü beklemek gerek. Ne dersiniz?”



Genç kızın sesindeki titreklik ve ağlamaklı hal bir nebze yatışmıştı:



“Evet, sizi anlamaya çalışıyorum. Lütfen devam edin hocam.”



“Adam, uçağa yetişmek için çırpınır durur. Taksi tutar, trafik tıkanır, güzergahı değiştirir. Tam alana vardığında kendisine ‘Artık çok geç. Uçağın kapıları kapandı!” denilir. Adam çok önemli bir iş seyahatı için dış ülkelerden birindeki randevusunu kaçırmanın üzüntüsüyle kahrolur. Adeta kendi kendini yer bitirir. Fakat daha sonra o sefer sayılı uçağın havada infilak edip düştüğü haberi gelir. Adam bunu duyunca, derin bir nefes alır. İyiki yetişemedim” der. Önce yetişemediğine kahrolurken, bu defa da iyi ki yetişmemişim diye sevinir.

O halde, hayatta ne kaybettiğine olduğundan çok üzüleceksin, ne de kazandığına aşırı sevineceksin. Önemli olan sonuçtur. Bunu hiç unutma. Hayat, henüz bitmiş değil. Bazan son dakikada bile kayıp telafi edilir, kazanılır. Yeter ki, kendini salıverme, ilahi takdiri bekle.”



“Ama hocam, çevremdekiler çok anlayışsız, sizin gibi söylemiyorlar. ‘Eyvah, sen ne talihsizmişsin. Bu başına nasıl geldi vah vah’ diye bana daha çok üzüntü veriyorlar. Onlara karşı ne yapmalıyım?”



“İnsanların çoğu danışılacak değil, danışan konumundadır. Danışılacak konumda olmayanlar yanlış telkinde bulunurlar. Onun için her söze kulak vermemelisin. Güvenilir kişilere derdini açmalısın.. Cahiller, derdine dert katar, yarana tuz basar.”



“Hocam, tıpkı dediğiniz gibi oldu. Bilseniz şimdi ne kadar ferahladım.”



“Aslında siz bir sınavdasınız. Hayatın her anı bir sınavdır. Birinden kurtulur, diğerine atılırız. Sınayan Yaratıcımızdır. O halde en doğrusu, derdimizi gizlice Ona dökmektir. Aciz insanlar, çare yerine çaresizlik telkin ederler.”



“Hocam, gerçekten böyle oldu. Şimdi kendimi Rabbime daha yakın hissediyorum, Ona kulluğumu daha bir içten yapıyorum.”



“Sınavın maksadı da zaten budur. O seni senden daha iyi bilir. Onun Sonsuz kudretine sığınıp çözüm aramak yerine aciz insanların çaresiz telkinlerine sığınmak yanlış kapı çalmaktır. Çözümü çözümsüzleştirmektir. Rabbimiz, bizim yanlış kapılarda çare aradığımızı gördükçe, işimizi geciktirir. “Benim Sonsuz Kudret ve Rahmetim varken aciz ve merhametsiz insanlara başvuruyorsun. Hadi bakalım, biraz daha derdinle oyalan” der. Sıkıntımız uzar. Hem aciz insanlara iltica, gizli şirk manasını taşır. Rabbimiz bizi halis kulluğa çağırıyor. Bana dön diyor. Bu gerçeği kavrasak, Hz.Yakub gibi “Ben, sıkıntı ve üzüntümden dolayı başkalarına değil, yalnız Allah’a şikayetimi arzederim.” deriz. Aksi halde aciz insanlara sızlanmalar, derdimizi artırmaktan başka bir işe yaramaz.”



Artık titrek sesli kızın sesindeki üzüntü gitmiş ve ne yapacağını bilen bir güven duygusu içinde:



“Hocam, Allah senden razı olsun, yüreğime su serptiniz. Size ne kadar teşekkür etsem azdır.” diyerek telefonu kapattı...

Örnek bir olur, ders alan bin. Umarım, titrek sesli kızın durumundan bizim de alacağımız ders vardır.

İhsan ATASOY


3 yorum

mükemmeldi.

mükemmeldi.

03.05.2010 - yunus_2548

cok basit bir yazı olmuşş

cok basit ornekler vermişşisin.z hocam duygu cokuntusu yaşayan biri insan bu orneklerle düzelecegni hic sanmıyorum

26.02.2007 - piksel

titrek sesli kız

esselamü aleyküm allah sizden binlerce kez razı olsun İhsan atasoy hocam .bu yazıyı okurken çok şaşırdım çünkü hayat bitti artık ben bu ızdırapla yaşayamam dediğim gün sizi aramıştım ve çok kötüydüm gerçekten sizinle konuşmasaydım kaderime isyanım ve günaha girişim nekadar sürerdi bilmiyorum.tesadüfen bu siteyi buldum ve dikkatimi ''titrek sesli kız '' başlığı çekti okurken hayrete kapıldım çünkü benden bahsediyordu.evet o günle bugünkü düşüncelerim çok farklı o günlede ağır bir imtihan geçirdim sürekli neden benim başıma geldi derken şimdi o günlerdeki isyanım için tövbe ediyorum .allah sizden binlerce razı olsun ihsan atasoy.


(titrek sesli kız)

17.01.2007 - titrek sesli kız

Konular