HEPİMİZ KADERLE BİR ANTLAŞMA YAPTIK. KADERE İMAN EDEN MUTSUZ OLMAZ.

Sırrı imtihan gereği olarak başımıza gelen ve gelebilecek olan her türlü olumsuz şeylere karşı hazırlıklı olmalıyız.Çünkü kulluk vazifesini yüklenirken hepimiz kader ile bir anlaşma yaptık ve kaderi ilahi canibinden bizlere gelecek olan saadet,mutluluk sevinç ve nimetlerin yanında bütün eza, cefa ,sefa,sıkıntı, elem, keder vb gibi menfi şeyleri dahi kabul ettik. Yani talih ve kaderimizin “bir gün seni ister istemez üzeceğim ama sen sakın üzülme.Seni zaman zaman ağlatacağım ama sen sakın isyan ederek ağlama.Seni yeri gelecek sevdiklerinden ayıracağım ama sen sakın isyan etme.Seni bazen harap ve bitap düşüreceğim ama sen sakın yılma.Senin mallarını ve sevdiklerini eksilteceğim ama sen sakın şükrünü azaltma. Diyerek bizlere koştuğu şartları kabul edip kadere iman ederek altına imzamızı attık.Yani rabbimizin bizi istediği şekilde sınamasına ve imtihan etmesine izin verdik.Kader ve talihimizin başımıza açacağı her türlü şeye razı olacağımızı beyan ettik.Kulluğu kabul ettik,kulluğumuzu sınayacak olan kadere iman ettik..Rabbimizin hayatımızdaki ve üzerimizdeki eksiltmelerini ve çoğaltmalarını kabul ettik.Kolaylık yanında zorlu ve meşakkatli süreçlere de boyun eğdik.Bu antlaşmalar gereği anladık ki, dünyada rahatlık hakiki manada olmayacaktır.Acılar ,kederler, ve belalar bir yerlerde bazen gelecekte, bazen düşüncede, bazen evlatlarda, bazen eşte, bazen gençlikte, bazen endişeler ve kaygılar şeklinde ,pusuda bizleri bekleyecektir..Belki bizleri sınamak ve denemek için en gafil anımızda belki de en neşeli anımızda karşımıza çıkacaktır.

Nereden nasıl ve ne zamanda geleceği belli olmayan bela, musibet, kaygı, endişelere karşı bizlere düşecek olan ise temkin ve tevekkül tedbiriyle ve hareket etmek olacaktır. Bu darbeler ve sarsmalar karşısında her an sabır kuvvetlerini ,tevekkül kuvvetlerini , sadakat kuvvetlerini hazır kıta bekleteceğiz.Ansızın gelecek olan acı ve kederlere düşmemek için temkinli olacağız.Gelecek olan bela,musibet ve ölümlere karşı ölçülü olacağız.Elimizdeki sabır kuvvetini bir keder anında veya ayrılık zamanında bitirmeyeceğiz.Sabrımızı ve gözyaşlarımızı ilerideki ölümler ve ayrılıklar içinde saklayacağız.Daha nice bela ayrılık,ölüm ve hastalıkların sevdiklerimiz ve bizler için takdir edildiğini düşünüp sabır kuvvetini onlara da saklayacağız.Gözyaşı ve metanetimizi bir bela ve musibette bitirmeyeceğiz

Kat-i ve kesin olarak biliceğiz ki,sırrı imtihan ve kader gereği olarak sıkıntısız ,acısız, kedersiz ,endişesiz ve tasasız hiçbir hayat yoktur ve olmayacaktır..Herkesin etrafını bu acılar kederler endişeler kaygılar sıkıntılar kuşatmıştır ve kuşatmağa devam edecektir..Bu kuşatmalara karşı tevekkül ,teslimiyet ve sabır kalkanları ile mukabele edeceğiz.Sıkıntı ,endişe ve kaygıların öyle derinsel boyutları olacak ki, bazen geleceğin endişelerini aklımız alıp getirip hazır zamanda bizlere acı yükleyip huzursuzluk verecek.Bazen geçmişin acı ve kaderlerini hatıralar alıp hazır zamana getirip bizlere elem ve keder yükleyecek.Bazen eşin,bazen çocukların kaygısını bazen gelecek endişeleri hazır zamana getirilip akıl ve kalplere o endişelerin ağırlığı yüklenecek..Bazen hayali ve vehmi düşünceler hazır hayatı etkileyip zarar verecek.Bu kadar menfi ve olumsuz durumlar karşısında tavır ve mukabele etme ölçülerini iyi hesaplayıp gösterilecek hareketleri iyi ayarlamak gerekecek ki,bu menfi süreçlerle başa çıkılabilsin.Kaçınılmaz olan bela,musibet ve hastalıklara karşı gerekli tedbirler alınıp en ucuz ve acısız olarak atlatılabilsin

İnsanlar hayatı zahmetsiz ve kedersiz olarak geçirme temennisi taşısalar da kedersiz ve sıkıntısız hayat olmadığını bilen Abdulkadir Geylani Hazretleri “Dünyada rahatını arayan ahmaktır” diyerek dünyanın mahiyeti ve camiyeti itibariyle imtihandan ibaret olduğu gerçeğini dile getirmiş.İnsanların talihlerinin hep aydınlık, hayatlarının hep rahatlık,bedenlerinin hep sıhhat ve afiyet içerisinde geçmeyeceğini,tekamül etmenin ve kemalata ermenin bir şartının da olumsuzluklara karşı mübadele ve mücadele ile olduğu gerçeğini dile getirmiştir.

Evet bizlerin sırrı imtihan ve tecrübe edilme gereği olarak her gün girmek zorunda kaldığımız o kadar hayat kuşakları vardır ki, saymakla bitmez.Bazen hüzün ve keder kuşağına gireriz.Bazen sevinç, bazen elem ,bazen endişe, bazen kaygı,bazen korku,bazen mutluluk kuşaklarına gireriz. Bazen öyle renkli ve neşeli bir hayat kuşağı gelir ki önümüze bütün dert ve kederleri unutturur Bazen de ruh,kal ve aklımızla öyle alaca karanlık bir kuşağa gireriz ki, alakadar olduğumuz bütün dünya bizi kesmekeşliğe ve belirsizliğe iter.Kararında kalmayan bi karar bir hayatın içerisinde yuvarlanıp gideriz..Bu değişmeler ve başkalaşmalar karşısında tek çaremiz kadere iman edip kederden emin olmak ve iman kuran ve sünnet eczaneleri içerisinde bizlere hazırlanmış olan tevekkül ve sabır haplarını almaktır...Bizler ancak talih ve kadere iman ederek ve o hakikatli kuran ve sünnet tiryaklarıyla teskin olarak ayakta kalabiliriz.

Nasıl ki bir çırak ustasının yanında talim ederek ustalaşır.Bir asker askeriyede nöbet eğitim ve mücadele ile tekamül eder düşmana karşı koyacak hale gelir.Bir memur müdürünün eğitimiyle uzmanlaşır.Öylede insan bu dünya da hastalık, bela, musibet, talimlerine karşı sabır tevekkül ve sadakat ile tekamül eder ve kemalata ulaşır.Kaderi ilahiye cihetinden gelen bela ve musibetlere karşı tevekkül ve sadakat talimiyle kederden emin olur.Mutluluk ve saadeti bütün bütün elinden isyanla ve şekavetle kaçırmaz.Kadere iman senedinin altına attığı kadere iman imzasından pişmanlık duymaz.Muhammed Şamil KAKÇA


1 yorum

Allah razi olsun.

Allah razi olsun.

12.10.2010 - Sebnem

Konular