Adnan karyolasına uzandığı vakit rüya âleminin tatlı hülyalarına daldı. Uykusunda sabaha kadar Suzy ile beraber bulundu. Fettan casus kızın, gencin şuuruna giren hayali kendisini yatağında da yalnız bırakmadı.
Benliğinden ayrılmıyan yalnız bir casus kızın hayali değildi. Garip ve meşhum bir hiss-i kablelvuku bir ân onu bırakmamıştı. Düşünüyor hafızasını zihnini yoruyor ve bu işin fena tarafını bulamıyordu. Ne olabilirdi?
Vatana fenalık etmiyordu ya!... Gerçi kendi ırkına yabancı, duygusu, kanı, karakteri bambaşka bir kızı ulu orta kendine eş yapmak bir ordu zabiti İçin asla afvedilmiyecek bir haldir. Fakat Adnan kendisine göre bir teselli bulmuştu:
Evlenecek olursa onu müslüman yapacak, o zaman her şey yoluna girecekti. Heyhat! Düşünememişti ki: Bir yahudi samimi müslüman olması hemen hemen imkansız gibi bir şeydir.
Bir insan itikadını değiştirmekle, uhrevî mesaüde, dînî mesailde şuna veya buna inanmakla kanından bir zerresini değiştirmiş olamaz. Bir Yahudinin ise, müslüman olmasile katolik veya ortodoks ve yahut protestan ve hattâ dinsiz ol-masile damarlarında dolaşan kan değişmiyecek, ayni kalacaktır. Zira yahudi yahudidir. Biz bu noktaya az ehemmiyet verdiğimiz için büyük zararlar görmüşüzdür. Bizim kızlarımızla evlenmiyen, bizim âdetlerimize yabancı olan ve hattâ mezarlarını bile bizden ayrı tutan insanlar ve cemaatlerden Türk zabitine eş aramak ve onları bize yâr zannetmek gafletin ve günahın en büyüğüdür.
Bu düşüncelerle beraber alay yaverinin yakasını bırakmıyan korkunç hiss-i kablelvuku'nun mahiyeti bütün bütün başka, tesiri bütün bütün şiddetli idi.
Arkadaşları gencin vaziyetindeki fevkalâdeliği sezmişler, kendisine birçok defa:
“— Bırak şu fettan kızı Adnan!.. Bununla bu kadar meşgul olmağa değmez. Harp kıyamete kadar sürecek değil ya!.. Nasıl olsa bitecek , Uç sene bekliyen insan daha biraz bekliyebilir. Sağ kalırsak memleketimize döner orada pırlanta gibi Türk kızlarını kendimize hayat arkadaşı ederiz, ” diyorlardı.
Bu sözler Adnan'da çok müsaid tesirler bıraktı. Mertliğini ve benliğini bir araya topladı. Ağır bir kâbustan kurtulur gibi hafifledi teselli buldu ve hemen kararını verdi. Randevusuna gitmiyecek ve kendisini ne olduğu belirsiz bu kızın işvesinden, cilvesinden tuzağından uzak tutacaktı.
Nitekim söz verdiği akşam gitmedi.
Bu hareket Türk centilmenliğine biraz aykırı düşse de harp mıntıkasında böyle teşrifata lüzum olmadığı gibi daha kötü bir vaziyete düşmekten de elbette iyi idî.
Tr: 1 8 15 22 29 36 43 50 57 64 71 78 85 92 99 106 113 120 127 134 141
En: 7 14 21 28 35 42 49 56 63 70 77 84 91 98 105 112 119 126 133 140 147 154 161 168 175 182 189 196 203 210 217 224 231 238 245 252 259 266 273 280 287 294 301 308 315 322 329 336 343 350 357 364 371 378 385 392 399 406 413 420 427 434 441 448 455 462 469 476 483 490 497 504 511 518 525 532 539 546 553 560 567 574 581 588 595
Yorumlar
Yeni yorum gönder